Skip Beat Manga, Anime ve Drama İncelemesi

Manga okumaya ilk başladığım zamanlarda popüleritesinden dolayı terchimi Skip Beat yönünde kullanmıştım. O zamanlar çok fazla ilerlediğim söylenemez çünkü daha sonradan farkettiğim üzere mangada daha kısa hikayeleri seviyorum (ki o zamanlar bile en az vol 10'a kadar çevrilmişti). Sonradan animesini izleyince aslında çok şey kaçırdığımı gördüm.

Yoshiki Nakamura, bir başka uzun seri Tokyo Crazy Paradise'ın yaratıcısı ve gerçekten yetenekli, hatta mastermind denebilecek düzeyde. Egzantrik karakterleri, oraya buraya gizlediği küçük ayrıntılar, akıcı denemese de bir kere kaptırdı mı giden anlatımı ve her bölümde güldürme potansiyeli bulunan esprili üslubu onun mangalarını güzel yapan en önemli unsurlar. Üstelik klasik baloncuklu çiçekli parlak shoujo mangalarından daha farklı bir tarzı var, kesinlikle romantizm odaklı değil.

Skip Beat de ilk başlarda hikaye yürümüyor gibi gözüken ama zaten hikayeye çok da takılmaması gereken bir seri. Aslında temayı özetleyecek olursak, esas kızımız Kyoko Mogami'nin show dünyasına adım atması ve burada karşılaştığı zorluklar ve başarıları diyebiliriz. Asıl absürd olan, Kyoko'nun, çocukluk arkadaşı ve tüm hayatını adadığı halde onu acımasızca terkeden kişi Sho Fuwa yüzünden bu sektöre girmesi. Sho popüler bir şarkıcı olduğundan intikamını ancak şov dünyasına girip Sho'yu mahvederek alabileceğini düşünüyor Kyoko. Sho'nun rakip şirketine ne yapıp edip giriyor ve tabii ki 'olaylar gelişiyor'. Çok saçma ve bir anlamda klişe olabilecek bir konu. Ama Nakamura-sensei bu hikayeyi pembe bulutlara çıkmadan oldukça gerçekçi bir şekilde anlatıyor. Kyoko aslında çok büyük bir yeteneği olduğunun farkına varmaksızın insanlarla mücadele ediyor ve başarısızlıkları göğüslüyor. Bir anda yıldız gibi parlamıyor, merdivenleri ağır ağır ve savaşarak çıkıyor. Kimi zaman övgü alıyor kimi zaman azarlanıyor, kimisi ayağına çelme takıyor kimisi yardımcı oluyor.

Sanırım bu seride gerçekçi olmayan bir şey varsa o da zaten SB'yi ilginç kılan öğelerden biri: paranormal eğilimler. Kyoko'dan çıkan minik nefret ve kin 'ruhçuk'ları o kadar sevimli ki! Bu arkadaşların Kyoko'nun kafasına estiğini yapmasına çok yardımı dokunuyor tabii.
Animesine gelirsek, hikayenin hızlandırılmış ve çizimlerin hareket eden versiyonundan başka bir şey değil. Bu yüzden de güzel aslında. Eminim benim gibi animenin kaldığı yerden mangaya başlayan kişiler çoktur. Mangayı ilk başlarda sıkıcı bulan kişiler için böyle yapmalarını tavsiye edebilirim çünkü animeyle birebir aynı oldukları için neredeyse hiçbir şey kaçırmıyorsunuz.
Animenin tek kötü yanı animasyon kalitesi denebilir ama bu komedi türünde çok bir şey farketmiyor açıkçası. Bunun dışında iyi özelliklerinden biri de Shotaro'nun Mamoru Miyano tarafından seslendiriliyor olması. Gerçekten 'olmuş', kesinlikle hep komedi yapmalı!

Tabii ki bir de draması var, böyle popüler seri boş bırakılır mı! Öncelerinde başroller için Ariel Lin ve Jerry Yan uygun görülse de şu anda Ivy Chen ve Super Junior'dan tanıdığımız Koreli abilerimiz Siwon ve Donghae oynuyorlar. Açıkçası oyuncu seçimlerinin fena olmadığını düşünüyorum. Bir Tayvan dizisinin iki başrol aktörünün neden Koreli olduğunu hala çözemedim yalnız. Muhtemelen Çince çok iyi konuşamadıkları için seslendirme yapılıyor fakat çok bariz bir şekilde sırıtıyor bu!
Ivy Chen (Gong Xi) (Kyoko Mogami)
Gong Xi karakteri, oynaması çok çok zor olan ve gerçek anlamda bir oyunculuk kabiyeti gerektiren bir rol. Ivy Chen şimdilik Kyoko'nun ruh halinin ani değişimlerini ve oynadığı karektere bürünmesi kısımlarını güzel kotarıyor gibi. Yalnız söyle bir sorun var ki, nedense Gong Xi aşırı sevimli, fazla çocuksu ve hafiften salak bir  portre çiziyor izleyiciye. Halbuki Kyoko "salak değil saf" tabirine gerçekten uyan nadir insanlardan. Bu kadar yetenekli olmasının dışında aklını da çok iyi kullanıyor. Kimi zaman çocuksu ve sevimli hallere bürünse de dramadaki kadar bariz küçük bir kız çocuğu, bir sevgi pıtırcığı olmuyor. Kyoko'muzun Love Me bölümüne gönderilme nedeni zaten kalbinde sevgiye yer olmaması! Üstelik Kyoko geleneksel bir otelin sahipleri tarafından yetiştirildiği için görgü kurallarına çok dikkat eden, duruşu ve yürüyüşü edepli adaplı bir hanımkızımız. Malesef dramada bunu da göremiyoruz, varsa yoksa şirinlik yapıyor ya da kendini rezil ediyor, sakarlaşıyor. Oysa Kyoko'nun karizmatik, güzel, ciddi, güçlü, karşısındakini etkisini alan ve çok çabuk başka bir insana dönüşebilen hallerini daha çok görmemiz gerekiyordu. En önemlisi de kızdığı zaman çıldıran ve herkesi korkudan kaçıran (ya da donduran) tam anlamıyla creepy halleri bile öyle sevimli yansıtılmış ki gidip yanaklarını sıkasım geliyor. Yine de Ivy Chen'in iyi bir oyuncu olduğunu, böyle bir role bürünmesinin yönetmen ve prodüktörün ana karakteri o Asya dizilerindeki salak kızlara dönüştürmek istemesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
 Siwon (Dun Helian) (Ren Tsuruga)
Bir başka karmaşık karakter olan Ren Tsuruga tam bir hayal kırıklığı. Siwon görüntü olarak Ren'i andırıyor andırmasına ama Ren'in imzası olan sahte centilmen gülüşü ile içten gülüşü arasındaki bariz fark dramada hiçbir zaman anlaşılmıyor malesef. Muhtemelen Si Won abimizin normalde de sempatik olmasından kaynaklanan bir şey olmasından şüpheleniyorum. Evet, kendisi ağır başlı bir portre çizebilmiş ama gamzeleri olan biri ne kadar karizmatik görünebilir ki! Ren sadece chibi olarak çizildiği zamanlarda şirin olabilecek biri. Bunun dışında olgun, ciddi, laf sokarken gülümsüyor olsa bile soğukluğunu hissettiğimiz biri. Ancak Kyoko ile beraberken içten ve samimi olduğu vakitlerde ona karşı sempati ve sıcaklık hissediyorsunuz. Bu adama ise her zaman! Neyse ki karakter geçmişine inilemeyecek kadar kısa tutacaklar diziyi de oyunculuğu daha fazla zorlanmayacak.

 Donghae (Bu Po Shang) (Sho Fuwa)
Donghae, Sho havasına çok iyi bürünmüş. Karizmatik olmaya çalışırken narsisizminden dolayı komik durumlara düşmesi, katlanılmaz karakterini biraz daha sevilesi yapmayı başarıyor. Özellikle sempatik gösterildiği çok belli, yoksa orjinalinde Sho herkesin sevemeyeceği nahoş bir karakter.

Bianca Bai de Kanae olarak, ilk başlarda sinirimize dokunmayı başarıp sonradan soğuk ama iyi arkadaş rolüne çok iyi bürünüyor. Dun Helian'ın fanboy menajeri (Yashiro) inanılmaz sevimli! Aslında yakışıklı adam yahu, oyunculuğu da Siwon'dan kötü değil yani. Böyle yan karakterler verilmese keşke. Diğer LME çalışanları komik olacak diye fazlaca abartılmış ama orjinallerine genelde sadık kalınmış. Sho'nun olgun hanım arkadaşları ise mangadakinden çok daha taşlar.

Karakterlerin bahsettiğim eksikliklerini (güncelleme: ve final bölümünü) saymazsak Extravagant Challenge iyi bir adaptasyon sayılabilir. Konuda gereksiz değişimler yapmadan, akıcı bir şekilde ilerliyor şimdilik. Lory'nin cosplayleri, Kyoko'nun nefret efektleri vs eğlenceli bir hava katmış. Jeneriği her seferinde izlenecek kadar güzel, hatta asian pop pek sevmesem de S.O.L.O. şarkısını çok beğendim. Yalnız, şu anda 10. bölümün yayınlandığını düşünürsek 14 bölüm çok kısa! Dizinin bir bölümü animenin 3-4 bölümünü içerse de konu onun kadar bile ilerlemeyecek gibi görünüyor. Biz ne anladık ki bundan? 

Güncelleme: Dizinin son bölümleri için burada yazdıklarımda çok daha farklı duygular içindeyim. Buyrun o post.


Bundan sonrası sırf SPOILER!
(Mangayı okumamış olanların devam etmesi tavsiye edilmez)

Anime, Kyoko Dark Moon için Mio rolüne bürünmeyi başardığı zaman bitiyordu. Bu manganın çeyreğine bile tekabül etmiyor tabii ki. Ren ve Kyoko'nun ilişkisinin hala belli bir samimiyete bağlanmamış olması bir yana, Ren Kyoko'ya karşı bir şeyler hissettiğini Dark Moon çekimleri başladıktan sonra farkediyor. Yani bu sahneleri ne animede gördük ne dramada göreceğiz -ani bir sürpriz yapıp hikayeden kopmazlarsa tabii (güncelleme: yaptılar)... Halbuki ben Natsu arc'ını çok merak ediyordum. En çok da Heel kardeşleri iple çekiyordum ki bunun için en az 2 sezon geçmesi gerekirdi muhtemelen.
Heel Siblings
En büyük merak konularından biri de Kyoko'nun en sonunda kimi seçeceği. Mangaka bize bir sürpriz hazırlamadıysa bu kişinin bariz bir şekilde Ren olacağını düşünüyorum ben. Sho-severler hala umutlu olsa da artık Kyoko'nun kendisinin de Ren'e karşı boş olmadığını farketmesiyle Ren x Kyoko canon pairing oldu bile denebilir. Aşk üçgenlerini beşgenlerini hiç sevmem ve okumayı tercih etmem ama burada durum kahramanımızın iki kişiden birini seçmekte zorlanması değil, kalbini kıran kişiyi zamanla unutup "artık sevmeyeceğim, bütün kabahat benim" yeminlerine rağmen yeniden başka birine aşık olması. İlk görüşte aşk, birilerinin peşinde koşturmak, bir erkek tarafından korunmayı beklemek, ayrılık acıları vs gibi tipik shoujo klişeleri yok, vıcık vıcık romantizm yok. Tam tersine ayakları yere basan ve yalnız da mutlu olabilen bir ana karakterimiz var. Manganın asıl konusu da hayattaki amacını bulmak ve sevdiğin bir işi yapmanın, kendin için yaşamanın ne kadar önemli olduğu denebilir aslında. En güzeli de bunu mesaj verme ya da düşündürme kaygısı olmadan yapması...
Ren ve sahte centilmen gülüşü. Ben bile korktum.
Ama böyle sevimli bakışlar da atar.

Ne olursa olsun eğlenceli bir seri olduğu tartışılmaz ve her ne kadar sonunu çok merak etsem de bitince kesinlikle eksikliğini hissedeceğimi biliyorum. Neyse ki Nakamura-sensei Kyoko-chan için daha çok serüven hazırlamış gibi görünüyor! Şikayetçi olan var mı?

Yorumlar

  1. her şey iyi hoş ala şukela ama izle butonun yok yahu. 3 blogdan 1inde var sadece. o olmadan blogrolluma ekleyemiyorum seni di mi? ekleniyorsa da bilmiyorum. iliştiriversen şu sağ tarafa çok güzel olur sevgılım

    YanıtlaSil
  2. Spoiler kismina bakmadan okudum :D Dramasi olmasi beni daha da cezbetti diyebilirim.Bayiliyorum hem manga hem anime hem live action olmasina.Her acidan canlaniyor kafamda :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? Aslında çok daha iyi bir şey çıkabilirmiş ama böyle de iyiydi. Biz fanlar için hoş bir sada olmuştu:P Değişik heyecanlar falan...

      Sil
  3. Mangası ve animesi harika. Dizisini pek beğenmedim nedense. Animesini bence devam ettirmeliler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kadar uzun bir aradan sonra 2. sezon yaparlar mı bilmem ama ellerinde materyal var aslında. Dizisi daha iyi olabilirdi, Japonlar yapsa bir de keşke mesela.

      Sil
  4. Manganın şu an 206. bölümünün çıkmasını bekliyorum. Çok güzel ilerliyor ama Kyoko bazen tam bir fail olabiliyor. Umarım Ren'le birbirlerine yakınlaşabilirler

    YanıtlaSil
  5. hikaye güzel ama bitmediği için okumuyorum çünkü yarım kalınca unutup tekrar başlamak sanki bozuyor ruhunu; ama yorumların dikkate değer olduğunda takip ediyorum =) eline sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder