Annarasumanara

Annarasumanara bildiğimiz mangalardan çok farklı. Bir kere zaten kendisi manga değil web comic. Bu yüzden klasik manga tarzıyla karıştırılmış deneysel tekniklerle daha yaratıcı işler çıkabiliyor. Üstelik farklı üsluba alışmak pek de zor olmuyor, 27 bölüm bir çırpıda bitiveriyor; çoğu mangadan daha sürükleyici ve derdini çok daha iyi anlatarak.
Konuya gelecek olursak, sadece kızkardeşi ile yaşayan ve anne babası tarafından terkedilmiş, paraya ihtiyacı olan Ai Yun'un derslerine çok çalışıp bir an önce yetişkinlerin dünyasına adım atmayı istemesi ve terkedilmiş bir eğlence parkında tanıştığı 'sihirbaz' sayesinde hayat felsefesinin tamamen değişmesi anlatılıyor bu manhwada. Aslında bölümler ilerleyip sonuna yaklaşıldıkça yazarın mesajı çok daha belirgin hale geliyor ve Eul Lee'nin gerçekten sihir yapıp yapmadığını, deli mi yoksa dahi mi olduğunu merak ettirmekten çok daha öteye gidiyor hikaye. Bu anlamda oldukça derin bir konusu olduğu söylenebilir.

Gelecekte büyük 'adam' olmak için, saygı duyulan bir birey olmak için toplumsal normların kabul ettiği şeyleri yapmak zorunda mıyız gerçekten? Peki ya gerçekten bunu istemiyorsak, ya kalbimizden asıl geçen bu değil de, yıpratıcı yetişkinler dünyasında kabul görememiş bir şeylerse asıl hayal ettiğimiz? Hepimiz para kazanmak için sıkıcı ve boğucu ofislere kapanıp her günü bir öncekinin aynısı olan hayatı "olması gereken bu" diyerek kabullenmek zorunda mıyız? Çünkü ailemiz 'bizim iyiliğimiz için' hep derslerimizde en başarılı olalım, iyi bir mesleğimiz olsun ve yine iyi meslek sahibi olan iyi biriyle evlenelim istiyorlar. Peki herkesin 'iyi'si aynı olmak zorunda mı?

Bu soruları kendi hayatımda da çokça sorduğum için (bkz: işsizim) bu manhwa beni derinden etkiledi. İlk başlarda anlatmak istediğini gizli kapaklı ipuçlarıyla gösterse de daha sonra bunların hepsini birleştirmek üzere tüm okurların hayatlarını tekrar sorgulaması için altyapı hazırladığını anlayabiliyoruz en sonunda. Hepimiz hayatımızın bir döneminde "dümdüz ve trafiksiz bir asfalt yolda ilerlerken aslında burasının fazlasıyla soğuk ve karanlık olduğunu farkedip yandaki çiçek tarlasına sapmak" istiyoruz. Kimimiz böyle bir riski göze alamıyor kimimiz ise çiçeklerin içinde koşturmak için asfalt yolu yarıda bırakıyor. Il Deung bu soğuk asfalt yolda olduğunu Eul Lee sayesinde anlıyor ve o da bir 'sihirbaz' olmak için mücadele veriyor. Sadece onun mücadelesinden bile asfalt yolda yürümeyen herkesin deli damgası yediğini görüyoruz. Halbuki Eul Lee'nin geçmişini öğrenip etrafındaki baskılara göğüs germeye çalışırken ciddi anlamda 'delirdiğine' şahit olmak adeta iç parçalayıcı. Ama gerçekten deli mi yoksa sadece büyüyüp yetişkin olmak istemeyen biri mi?
Annarasumanara acı-tatlı bir öykü. Dram ve trajedi unsurları içermesine rağmen hiçbir zaman ajitasyon yapmıyor, bir yandan hüzünlendirip bir yandan geleceğe daha umutla bakmanızı sağlıyor. Klasik manga çizim tarzından çok farklı olması benim için güzel bir sürpriz oldu, ne zamandır anime ve manga konusunda deneysel işlere pek rastlamıyordum ne de olsa. Konudan etkilenmemek ise mümkün değil, kimimiz sihire inanmaya başlayacak, kimimiz ise "sihir diye bir şey yoktur" cümlesini tekrarlayıp ertesi gün her zamanki yaşamına geri dönmüş olacak.

Puanlamadan olmaz!
Konsept: 7
Hikaye: 7
Anlatım: 8
Karakterler: 7
Çizim: 6

Genel: 7.5

Yorumlar