Drive (2011)

Amerikan filmlerinden -hele bir de çok popülerse- uzak durmaya çalışırım genellikle. Hipster önyargılarından çok tecrübe diyelim, ama bu hiçbir Amerikan filmini beğenmediğim anlamına gelmiyor elbet. Tam tersine favorilerim içinde Hollywood filmleri de var. Drive'ı, çok övülmesi ve Ryan Gosling ve Carey Mulligan gibi pek saygı duyduğum oyuncuları barındırmasından ötürü merakıma yenilerek izledim. Beklentilerimi yüksek tutmama rağmen  "amaan çok abartmışlar" demeyişim benim için de sürpriz oldu.

Konuya gelirsek, adından da anlaşılabileceği gibi devamlı bir sürüş olayı var. Gündüzleri filmlerde part time dublörlük yapmak, geceleri de suçluların şoförlüğüne soyunarak geçinen, mükemmel sürücülük yeteneklerine sahip bir adamın tehlikeli bir soygun teklifini kabul etmesiyle başına açılan dertler anlatılıyor. "Sürücü" olarak Ryan Gosling'in oyunculuğunu çok doğal buldum, filmde en çok sevdiğim unsurdu kendisi. Evet karizmatik ve soğukkanlı bir karakteri oynuyor. Yine de sevimli ve masum bir yanı hala var, zorlama bir 'cool'luktan ziyade.
Film her ne kadar şiddet ve bolca 'kötü adam' barındırsa da karakterlerin aynı zamanda iyi yanlarının bulunması benim gözümde büyük bir artı. Hani gri derler ya hep bunlara, ne siyah ne beyaz, tıpkı sokaktan geçen her sıradan insan gibi. İçinde iyilik de var kötülük de. Ryan Gosling de tam anlamıyla böyle birini canlandırıyor. Hem düşmanının canını acıtmak için bir saniye bile tereddüt etmeyen soğukkanlı bir katil hem de sevdiklerinin hayatı söz konusu olunca kendini feda etmekten kaçınmayan bir aşık. Sempati duymamak elde değil, her yaptığından paçayı sıyırmasını umarken kendi vicdanınızla çatışıyorsunuz. Ryan Gosling'i böyle rollerde daha çok görmek istiyoruz! Stay'de daha hüzünlü da olsa yine mağrur bir karakteri oynuyordu. Kendisini ilk bu filmde tanıyıp çok sevmiştim. Soğuk ve sakin ifadesinden dolayı bu adama hafif arıza roller yakışıyor, tabii tam tersi karakterleri de çok iyi becerebilecek bir oyuncu olsa da... Ayrıca zorlu sürüş sahnelerinde bile çoğunlukla bir dublör kullanmadığını, aslında kendisinin de yetenekli bir sürücü olduğunu gördükçe biraz daha hayran kalıyoruz kendisine.
Carey Mulligan'a gelirsek, her zamanki naifliğiyle ortada salınıyor, bu sefer bir anne olarak. Ryan gibi tipik kusursuz Amerikan yakışıklısı olmayan bir aktör ile Carey gibi kusursuz seksi Amerikan güzeli olmayan bir aktrist bir araya gelince aralarındaki elektrik hiç de zorlama durmuyor. Özellikle asansördeki slow motion sahne o kadar masum, o kadar romantik ki ardından gelen şiddet sahneleriyle sizin de ağzınızda acı tatli bir his bırakıyor.
Filmdeki aksiyon sahneleri ve uçan arabalar klasik Die Hard filmlerinden ancak bu kadar farklı olabilirdi herhalde. Hatta hafiften Tarantino filmlerine benzer bir havası var. Özellikle ilk soygun sahnesi o kadar yerinde bir açılış olmuş ki daha ilk andan itibaren film izleyicisini etkisine almayı amaçlayarak sıkılmanıza izin vermiyor; aksiyon ve şiddet olmayan durağan sahnelerde bile. Bu vurdulu kırdılı bölümlerden dolayı filmi sıkıcı ve yüzeysel 'erkek filmi' sınıfına koyanlar olmuyor değil (ki yönetmenin diğer filmlerine bakılırsa tarzının bu olduğu belli), ama ben bu filmde hikayenin bir derinliği olduğunu, sanatsal kaygılarla çekildiğini düşünüyorum. Başrolümüz her ne kadar bir Jack Bauer bir John McClane gibi hafif kasıntı da olsa kimi zaman terden sırılsıklam oluyor, kimi zaman titriyor, kimi zaman kendini kaybediyor. Yani mükemmel değil o da, kusurları var... Tabii bir de Ryan Gosling'in böyle kasıntı bir rolü asla yüzeysel bırakmayacağı gibi bir gerçek de var.

Kötü bir yanı yok mu? Elbette vardır ama ben tipik bir 'filmi beğenince gözüne perde inmesi' hastalığına yakalandığım için bunları yakalayamadım. Ryan Gosling'in ağzından bir türlü çıkamayan sinir bozucu kürdanı bunlardan biri olarak sayabilir miyiz acaba? Ah, bir de tipik 'masum kızı korumalıyım' kahramanlık klişeleri...

Müziklerine değinmeden edemeyeceğim. Kullanılan New Wave, Synth Pop tarzı şarkıklar (hiç de tarif edemem böyle şeyleri) filmin atmosferini göz önünde bulundurduğumuzda daha sert müzikler beklememize rağmen kulağımıza hiç de garip gelmiyor, zaten hafif 80'ler retro esintisi taşıyan filmle bütünleşiyor adeta.
Tipik mafya/şiddet filmlerinden farklı olarak etkileyici bir anlatımı olan, minimum diyolagla oyuncuların performanslarının en iyilerini sergiledikleri, durağan bir erkek filmi izliyoruz özetle. Ne aksiyon severleri tam anlamıyla tatmin edecek ne de sakin sanat filmi severler çok derin ve yaratıcı bulacak. Ama filmi de güzel yapan bu denge zaten!

Puanlamadan olmaz!
Konsept: 7
Hikaye: 6
Anlatım: 8
Karakterler: 7
Görsellik: 6

Genel: 7.61

Yorumlar