Secret Garden

Eveeet bir başka Yeşilçam kopyası bol klişeli bir yapımla karşıma çıktılar yine Koreli arkadaşlarımız. Bu sefer pembe dizi yerine Yeşilçam diyorum çünkü zengin çocuk-fakir kız konusu eminim Yeşilçamda daha çok işlenmiştir. Bu konsept çok tutuluyor demek ki, her sezonda mutlaka bunlardan bir tane koyduklarına göre...

Secret Garden  klişe ve bayat bir konuya rağmen çok sürükleyici ve sıcak bir dizi. Supernatural unsurlar biraz saçma ve yersiz de olsa izlediğimiz şeyin kurgu olduğunu hissettirmeyecek kadar inandırıcı. Ki zaten bu fantastik-romantik Kore dizisi furyası Secret Garden ile bile başlamış olabilir, bilemem. 2010 yapımı bir seri olduğunu ve bu yazıyı okuyacak olanların zaten şimdiye kadar izlemiş olduğunu varsayarsak spoilerdan kaçınmayacağımı önceden belirteyim. Yine de majör spoiler verecek kadar da zalim değilim.

Dizi ekibinin mükemmele yakın becerdiğini düşündüğüm bir iş varsa o da castingtir. Başta Hyun Bin olmak üzere hiçbir oyuncunun yapaylığını hissetmiyoruz. Hatta bence başrol oyuncuları döktürmüş desek yalan olmaz. Hyun Bin'in ağlamaları neydi öyle? Biraz komik biraz da garipti, her ağlayan insan gibi karizmatiklikten çok uzaktı. Biz de onunla ağladık. O kadar ukala ve götü kalkıktı ki her elitizm saçmalığından bahsettiğinde gözlerimizi devirdik. Her 'Little Mermaid' öyküsünden bahsettiğinde bizim de kalbimiz kırıldı ve gururumuz incindi. Ama nasıl yaptıysa kendini sevdirdi kerata, oynadığı karakterin sempatikliğini çok iyi ortaya çıkardı. Görgüsüz zenginlerden gram haz etmeyen biri olarak Kim Joo Won'u sevimli bulduysam, gerçekten kendisini tebrik etmek gerekir. Bir de herkes çok yakışıklı olduğunu söylese de bence daha çok bir şeytan tüyü var kendisinde. Yoksa o devasa elmacık kemikleri ve neredeyse anoreksik denebilecek zayıflığıyla kusursuz Yunan heykeli olmaktan çok uzak. Askerden döndü mü bilmiyorum ama bundan sonraki projelerini takip edeceğim.
Esas kızımız Gil Ra Im'e gelirsek, ben de kendisini ilk gördüğümde ne kadar cool biri olduğunu düşünmeden edemedim. Halbuki oyuncu Ha Ji Won'un röportajlarından izlediğim kadarıyla kendisi aslında pek şirin pek sevimli bir ablamız. Ama dublörlük yaparken kadına bir karizma ve seksilik geliyor ki, evet Kim Joo Won'un ona aşık olmasına şaşmamalı. Sanırım Secret Garden'ı da Boys Over Flowers saçmalığından farklı yapan da bu. Aynı konsept olmasına rağmen BOF türevlerindeki kızlarımız sevilesi olmaktan çok uzakta olup etraftaki tüm six packli oğlanlarımızı peşinden koşturması bu arkadaşların hangi evrende yaşadığını sorgulamaya itiyor. Fakat SG'da zengin ve yakışıklı birini elde ettiği için şanslı olan kişi Gil  Ra Im değil, böyle cool bir kızı elde ettiği için asıl şanslı olan Kim Joo Won - ki kendisi de dizi boyunca birkaç kere bunu itiraf ediyor. Ah, bir de çok içli ağlıyor bu kızcağız. Her göz yaşı döktüğü sahnede ben de ağlamadan edemedim. Özellikle Hyun Bin'le karşılıklı ağladıklarında bilek kesecek kıvama geliyordum.
Gil Ra Im dışında da pek esaslı başka bir ablamız var ki o da Yun Seul. Eminim çoğu kişi benim gibi dizinin ilk başlarında ondan nefret etmiştir. Ama biraz geçmişini deşince aslında sadece kalbi kırık bir kadın olduğunu ve amacının kendi canını yakan kişiye biraz olsun acı vermek, onu rahatsız etmek olduğunu görüyoruz. Hangimiz böyle değiliz ki? Çok sevdiği ve güvendiği sevgilisinın aslında ona pek değer vermediğini öğrenince hiçbir Rahibe Teresa bunu yanına bırakmaz, kabul edelim. Devamlı karşısına çıkarak hayatını zorlaştırmak, zedelenen egosunu karşısındakine ceza vererek tamir etmek ister. Bu bakımdan Yun Seul'un seçtiği yöntemler Oska'yı karşısına çekip konuşmaktan daha dolambaçlı ve hırpalayıcı olabilir, evet. Ama onu anlıyoruz, o da bizden biri. Klişe villain kızlar gibi aşıkları ayırmak için arkadan dolap çevirme, tuzak kurma gibi tiksindirici huyları yok. Kendisini Gossip Girl'deki Blair'e benzetse de ondan daha vicdanlı ve daha olgun (eh tabii yaşı itibariyle normal olarak).
Her aşk üçgeni/dörtgeni/poligonunda olduğu gibi yine kızı kapamamış ve onlar için içimin cız ettiği platonik melankolik karakterler var. Açıkçası Gil Ra Im'in yerinde ben olsaydım aksiyon ustası, uzun saçlı, zeytin gözlü Director Im'i seçerdim. O nasıl bir karizmadır, olgunluktur, ayakları yere basmaktır. Üstelik bunları o narsisist ukala karakterlerden biri olmadan becerebiliyor. Kısacası kendisi hikayedeki forever alone efendi adam. Ama bad boya yenileceği belli bir şeydi, o yüzden çok fazla duygusal bağ kurmamaya çalıştım kendisiyle. Ha bir de dizi boyunca toplam iki kere gülmüş, sinirlenmiş ya da mimik yapmış olabilir. Ağır abilik olayını biraz abartmış olsa da yine de seviyoruz.
Bir başka ağır abimiz (gerçi pek genç olduğu suratından belli, 'kardeşimiz' mi desem ne desem bilemedim) Jong Seok da diziyi boynu bükük terkedenlerden. Gay ilişkileri kurgusal ortamda izlemek/okumak beni hep sıkmıştır, LGBT haklarını savunuyorum tamam ama heteroyum yani, özel bir ilgi duyamıyorum. Fakat bu sefer Oska'nın biseksüel olup bu ikisinin bir çift oluşturmasını geçirdim içimden. Yun Seul'e de kıyamadım gerçi. Neyse canım onun suçluluğunu da senaristler çeksin artık...
Tabii bir de insanı hayattan ve ademoğlundan soğutan kaynana var ki düşmanımın başına gelmesin. Hatta içim kararmasın diye kendisinin fotoğrafını koymayacağım. Hatırlıyorum da küçükken izlediğimiz Rosalinda'da (hadi ama, Thalia dizilerini bilmiyorum diye yalan söyleme, 6 yaşından beri sanat filmi izlemediğini biliyoruz) Fernando Jose'nin illet bir anası vardı aynı böyle... Tamam, anneler başımızın tacı ama bunlar pek fena yahu. Kimi yerde Gil Ra Im kaynanasına iki laf edemedi diye zayıf bulmuşlar, ama kız saygısından yapıyor işte. Asyalılardan söz ediyoruz sonuçta, kendisinden 1 yaş büyüklere bile resmiyetle hitap eden insanlar bunlar. Eminim ne kadar terbiyeli olduğundan bahsederek övmüşlerdir kızı kendi aralarında. O bakımdan Ra Im benim için hiçbir zaman karizmasını yitirmedi, 'sert kız' imajından bir şey kaybetmedi. Ara sıra Kim Joo Won'a kendisini hazırlıksız yakalama fırsatı vermiş olabilir o başka.

Ha bir de olmazsa olmaz womanizerımız Oska var, Joo Won'un şarkıcı yiğeni. Oyuncu olarak Yun Sang Hyun'un pek hayranı sayılmasam da saçmalıklarıyla az güldürmedi. Narsisistliği Joo Won'a benzese de daha insan sever ve sıcak kanlı biri. Saç modellerinin hiç yakışmadığını söylemeden geçemeyeceğim. Tabii tüm Koreli amcaların bile 'tarz' (aşağılama amaçlı olarak gay demeyin artık şu adamlara, trend lafını hiç mi duymadınız) bir saç kesimi olduğu için onların gözüne batmıyor olabilir. Ama bana göre taşıyamıyor malesef. Bunu okuyup ağlayacaktır eminim kendisi de.
Secret Garden'ın kurgusu ve konusu yetersiz, evet. Karakterlerin ve oyuncuların iyi olması da bu diziyi izlenilebilir kılmaz. Ama çok eğlendiğim diyaloglar var ki tipik saçma Kore komedilerine göre çok daha zekice yazılmışlar. Hele çok bilmiş Joo Won'un hiçbir zaman altta kalmayan cevaplarına hayran kaldım. Fakat o kadar hızlı konuşuyor ki çoğu zaman bu aslında üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken lafları takip edemiyorsunuz. Hatta tekrar izlersem uzun bir konuşma geçtiğinde altyazıları tam anlamıyla okumak için videoyu zırt pırt durdurmayı göze almış bulunuyorum.

Benim bir Kore dizisini takdir edilesi kılan bir kriterim de var ki, öpüşme sahnesi. Çoğunlukla aşıklarımızdan biri diğerini öpüverir aniden, diğeri öyle gözlerini açıp mal mal bakar. Öpen de öpülen de kımıldamaz bu sırada. Sanki çok romantik bir sahneymiş gibi bunlar -sözde- öpüşürken kamera etraflarında döner falan. O kadar utanırım ki bakamam, ellerimi gözüme kapatırım. Utancım onların rezilliğine tabii, yoksa öpüşme eyleminden teoride utanılacak bir şeyi yok. İşte Secret Garden'da bir göz kapatma, bir kıpırdama, dudağı oynatma falan vardı! Ne büyük gelişme!
Bir de tabii ki arkadaşlarımızın body switch olayı var. En çok güldüren sahneler buradan çıktı, kabul. Çok klişe, orjinal değil. Ama komik işte, Koreli de yapsa komik olacak, en kalitesiz Amerikan filminde de kullanılsa komik olacak... Kadın erkek kıyafeti giyince komik olmuyor ama neyse oraya girmeyelim. Onun yerine Hyun Bin'in oyunculuğundan bahsedelim. Gerçekten içinde bir dişi olduğunu hissedebiliyoruz. Gil Ra Im normalde kendi vücudundayken o kadar şaşkın bir ergen gibi davranmıyor elbet ama o kadar kusur kadı kızında da olur. Bizi güldürecek olan şey su katılmamış saf bir kızı oynamasıydı (Gil Ra Im değildi ama) ve kahkahalarla da amacına ulaştırmış olduk kendisini. Yine de, hikayeye konulması çok gereksiz ve yersiz olmuş. Uzasın diye herhal.

Keşke hep gülseydik kahkaha atsaydık, çiçekler böcekler filan... Ama izleyenler mutlaka hatırlayacaktır, 16-17-18. bölümlerde Kore klişesine dayanamayıp fena duygu sömürüsü yapmışlar. İlla ki o hastanede çekilecek bir kaç bölüm olacak yani! Çok içli ağladılar. Beni de ağlattılar.
 Ticari amaçlarla yapıldığı çok belli olan, bir indie film kalitesi elbette beklenmemesi gereken ama sonuçta eğlenceli ve sürükleyici olmayı becerebilen bir dizi Secret Garden. Klasik zengin-fakir klişesinin fazla dramatize edilmediği modern bir versiyonu izlemek isteyenler mutlaka bir bakmalılar.

Puanlamadan olmaz!
Konsept: 4
Hikaye: 5
Anlatım: 7
Karakterler: 7
Görsellik: 6
Joo Won'nun eşofmanları: 10

Genel: 7

Yorumlar

  1. Merhaba beni zaten Skip beat yazılarınızdan hatırlarsınız. Sizden tavsiye alacaktım. Skip Beat tarzı ya da benzer anime veya manga önerinizle, komedi alanında kore dizi ve animeleri önerebilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kore dizilerini çok takip etmediğim için şimdilik Skip Beat'e benzer bir şeyle pek karşılaşmadım (geçen senelerde çekilen dizi uyarlaması dışında). Ama benzer anime ya da mangalar var. Eğer şov dünyası, oyunculuk vs konusu bakımından benzer olsun istiyorsanız Glass Mask, Crash!, Penguin Revoution, The One gibi mangalar aklıma geliyor şu anda. Glass Mask'in animesi de var sanıyorum. Şov dünyası içermiyor ama Skip Beat yazarının bir önceki işi Tokyo Crazy Paradise tarz olarak çok yakın haliyle. Kaichou wa Maid-sama, Special A, The Wallflower anime/mangaları da hem komedi tarzı hem de ana karakteri bakımından Skip Beat'e benziyor. Bu saydıklarımın manga olarak Türkçe çevirileri bulunur mu bilemiyorum ama anime adaptasyonlarının vardır eminim.

      Sil

Yorum Gönder