Kamisama Hajimemashita

KH, benim çok çok eskiden -yine nine gibi konuştum- okumaya başladığım (hatta üzerinden o kadar çok geçmiş ve ben her şeyi o kadar unutmuşum ki yeni bir manga okuyor gibiydim) ve şimdilerde yeniden keşfettiğim için çok mutlu olduğum bir manga. Çok light, şeker gibi ama saçmalarcasına tepeden tırnağa shoujo klişelerine bürünmemiş. Sevimlilik, moe ve fazla kız işi olma unsurlarına belli bir yerden sonra çizgi çekebiliyor. Bubble yok, sparkle yok, daha ne isteriz! Ha tabii böyle söylediğime bakmayın, ilk başlarda kendisiyle hiç yıldızımız barışmadı! Yine de "amaaan okumuyorum ya, bunu mu çekeceğim işkence gibi" dedirtmediği için de hep küçük şanslar vermekten kendimi alıkoymadım.

Annesi ölmüş, babası tarafından terkedilmiş ve borçları yüzünden evsiz kalmış kızımız Nanami, bir gece tanıştığı yabancı sayesinde kendini Mikage tapınağının Tanrı'sı olarak bulur ve artık burada yaşamaya başlar. Yani böyle minik bir başlangıcı var ve hemen serüvene atılıyoruz. Tapınaklar, ruhlar, Tanrılar vs anlayabileceğiniz gibi doğaüstü türünde bir manga. Ama geleneksel, mitolojik bir doğaüstü bu, çoğunlukla fanstastik etiketinde. Bu bakımdan bana xxxHolic ve Natsume Yuujinchou'yu hatırlattı biraz. Tabii ki ikisine göre de çok daha basit ve "light" kalıyor ama kötü anlamda bir basitlikten bahsetmiyorum burada.
Nanami çok tipik bir shoujo mangası ana karakteri. Daha önce pek acılar geçirmiş ama buna rağmen hayata olumlu bakmayı başarabilmiş. Ayrıca yaklaşık 153 kere de bahsi geçtiği gibi, "sıradan bir liseli kız". Yani hiçbir farklı yeteneği yok, vasat biri... Açıkçası etrafındaki ilginç ve farklı karakterler sayesinde sıkıcı olmamayı başarabilen bu sıradan kızcağızlardan artık fazlasıyla bıktığımdan olsa gerek ilk başlarda Nanami'ye kanım pek kaynamamıştı. Yine bir başka shoujo manga olmazsa olmazı, kızımızın fazlaca saflık ve hafif bir gerizekalılık barındırması, başkalarının yardımı olmadan başını beladan kurtaramayan o sinir bozucu karakterlerden biri olmasının da bunda payı büyük tabii. Ama hikaye ilerledikçe Nanami'nin ne kadar yol kat ettiğine, koruyucusu Tomoe the Wild Fox olmadan kendi başının çaresine bakmayı öğrenmesine şahit oluyoruz. Bir nevi elinizde büyüyor. Sevmeden edemediğiniz o sevgi pıtırcıklarından biri haline geliyor. Aslında aldığı kararların o kadar kötü, düşüncelerinin o kadar da aptalca olmadığını farketmeye, dürüstlüğünün ve iyi niyetinin aslında ona yardım eden özelliklerinden olduğunu anlamaya başlıyoruz. Yan karakterlerle karşılaşıp onların zaaflarını gördükçe Nanami gözümüzde daha da büyümeye başlıyor.

Yan karakterler demişken, uzun süreli mangalarda olduğu gibi bu mangada da belli hikaye kısımları var (evet, "arc"ı Türkçeye mükemmel çevirdim biliyorum) ve bunlar sayesinde bir çok yeni karakterlerle karşılaşıyoruz. Bu sefer bir shounen manga klişesi devreye giriyor ve önce kötü olarak lanse edilmiş karakterler sonra bir bakmışız hoop bizimkilerle arkadaş oluveriyor. Hatta Voldemort gibi bedeni yok olmuş ama ruhu bir başkasının bedenini işgal eden ve 'villain' olduğu besbelli olan arkadaşımızın bile yumuşak taraflarını görebiliyoruz arada sırada. Eh, ne de olsa light bir manga bu, pure evil kötü karakter yok (şimdiye kadar), tsundere var en fazla.

Bir de Tomoe var tabii. Adından her şeyi belli oluyor aslında; "moe" ya da "fan service" kendisini en iyi tanımlayan sözcüklerden. Eminim yazar bu ismi verirken başka sembollere yoğunlaşmıştır ama ben ancak böyle görebiliyorum. Nanami yerine neden bu arkadaş Tanrı olmamış diyorum ara ara, her işi o yapıyor zaten! Ha bir de, kedi (tilki mi desem) kulakları var.
Bu da uzun saçlı Tomoe. Malesef bana göre pek de çekici olmayan kısa saç kesimiyle kıyaslayınca çok daha mistik ve gizemli bir hava katıyor ki kendisinin bir youkai (hayalet,spirit) olduğunu düşünürsek zaten böyle olması gerekiyor bence. Adam kimonoyla geziniyor daha ne olsun! Ama sanırım sevgili mangaka uzun saç çizmeye üşendiği için genelde kısa kesim tercih ediyor Tomoe, ya da ensesi açılsın istiyordur, bilemem.
Bu da chibi Tomoe. Aerandria Çeviri Takımını şirinliğiyle bayıltabilecek bir potansiyeli var, evet. O bölümde "aww"lar "yerim senii"ler havada uçuştu haliyle.

Bu tarz supernatural/fantastik kulvardaki diğer hikayelere kıyasla çok daha az karışık, kafa yormayan ama sıradaki bölümü bekletmeyi de becerebilen bir hikayesi var bu manganın. Kavga dövüş falan pek yok, vıcık vıcık aşk da yok. Yalnız belirtmeden geçemeyeceğim ki, Tanrıların bir yaratığı koruyucuları yapmaları ve kendilerine bağlamaları için neden öpüşmeleri gerekiyor?! Efsane shoujo manga klişesi olan yanlışlıkla öpüşme mevzusuyla yarışacak kadar aptalca bir şey. Göz devirmeden nasıl geçebiliriz yani? Ama sabırlı okuyucular manga ilerledikçe buna alışacaktır. Ayrıca uzun soluklu bir manga olmasına rağmen baymaktan çok daha da kendine bağlıyor. Mesela az önce son çevirisi yapılan bölüm olan 76. bölümü de okudum ve rawlara, spoilerlara şöyle bir göz atayım derken herkesin çoktan 80li bölümlere kadar yalayıp yuttuğunu gördüm ki çok sık güncellenen bir manga olduğu için şimdilik sonraki bölümün çevrilmesini bekleyeceğim sanırım. Ha, eğer ilerideki birkaç bölümde neler olacağını yanlışlıkla öğrenmemiş olsaydım bu kadar pasif ve sabırlı kalmazdım tabii.
Çizimler her ne kadar benim zevkime göre fazla grafiksel olsa da kötü olduğu da söylenemez. Julietta Suzuki-sensei, yüz ifadelerini çizmekte ve karakterlerin duygu durumunu göstermekte çok başarılı bir iş çıkarmış ve figürlerin hareketleri çok rahat, zorlama duruşlar yok. Buradan kendisinin yetenekli biri olduğu anlaşılıyor. Yine de diğer mangası Karakuri Odette'nin çizimlerini daha çok tercih ederim ki bunun sebebi aslında saç kesimini sevmediğim bir adet Tomoe ve ağzı devamlı kulaklarında bir Nanami içermediği için de olabilir. Çizimlerinin daha iyi olması yetmez tabii; KO, hikaye bakımından eğlenceli olsa da benim hep kafamı taktığım ve garip bir şekilde fazlaca üzüldüğüm aşk üçgenleri içeriyor. Hayır, buna katlanamam.

Kamisama Hajimemashita, doğaüstü Japon folklorunda hoşlanan kimono-severler için iyi bir seçenek. Ayrıca sürükleyici ve kafa yormayan serüvenleri sıcak yaz tatiline tam uyuyor bence. Yalnız direkt okullu gruba hitap ettim burada sanki. Ben de mezun oldum da işsizliğimi tatil olarak görmeye çalışıyorum ya hadi neyse... Ama "işli" biriyseniz içinizdeki çocuğun yaşına göre bu mangadan alacağınız tat değişir tabii.

Puanlamadan olmaz!
Konsept: 7
Hikaye: 6
Anlatım: 7
Karakterler: 6
Çizim: 7

Genel: 7

Yorumlar

  1. Aaaaaaa!!O__o Hiç bilmiyordum bu mangayı okuduğunu! ^^ Çok güzel bir mangadır, Tomoe'yi çok seviyorum :D Yalnız animesiyle manganın hiçbir alakası yok, ona çok şaşırıyorum. Hemde hiçbir alakası yok, animeyi en alakasız yerde bitiriyorlar. 2. sezonu ise daha çıkmadı ama kesinlikle hakkediyor çıkmayı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya animesinde konunun cılkını çıkarıp salak bir romantizme dönüştüreceklerini tahmin etmiştim, posterinde gereksiz bir yakınlığı, seksiliği vardı çünkü bu ikisinin:P Ama yanılıyorumdur belki, hiç izlemedim çünkü.
      Tomoe'yi sevmemek elde değil!

      Sil
    2. Aslında belli bir bölüme kadar konu mangadan ilerliyor ama bazı bölümlerle cidden alaka yok :) Vıcıkça bir romantizm yok, çok komik :P Ben animesini daha çok sevmiştim ^^ Tomoe anime öyle bir atarlı görmen lazım, very funny :D

      Sil
    3. Eheh atarlı olmasın ya çok atarlı olunca soğuyorum ben:P Manga hali yeterince sevimli. İkisi de sevimliler, manga sevimli zaten<3

      Sil
    4. Ahahahah :D Tripli, Nanami'ye neler neler yapıyor :D ''Kono baka!''diye bir bağırışı var, ben korktum vallahi :D Çok komik bir anime, izlerken gülüyordum, annem gelip bakıyordu neye gülüyorum diye ;D

      Sil
    5. Nanami sağolsun bunların başı beladan kurtulmaz, biz de güleriz hep böyle:D Zavallı Nanami ya hep iyi niyetinden geliyor ne oluyorsa.

      Sil
  2. Nanami çok şeker kız, Tomoe'de çok yakışıklı *__* Tomoe'nini chibi haline ben aşık olmuştum, nasıl tatlıdır ya! Normalde çok küçük gözleri var, chibileşince gözler kocaman :D Ayyy yiiiriiiim!! *fangirlsyndrome* ^O^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Chibiyken aşırı sevimliydi hakikaten, yavru kedi olmuştu adeta >.< o koca kafasını sev bütün gün ay ay

      Sil
    2. Bebek gibiydi ya, Nanami'nin kucağındayken :D Ateşi çıkmıştı yavrumun :D <3

      Sil
    3. Ahah evet yazar bayağı bir fanservice yapmıştı o bölümde hepimizi sevimlilikten bayıltarak:D

      Sil

Yorum Gönder