Skip Beat Bölüm 191


Gerçekten şom ağızlıyım ben galiba. Geçen sefer aklıma gelen worst case scenario başımıza da gelmiş bulunuyor. Hakikaten geç kalacağını bahane ederek çekip gitti Ren! Halbuki Kyoko da dahil hepimiz şunu bekliyorduk:
Eh, bari sonu bir şekilde bağlansaydı diyeceğim ama o da tahmin ettiğim gibi çıktı -maalesef! Nakamura-sensei'yi tanıyorsam bu yanlış anlaşılmanın (aslında pek de yanlış anlaşılma sayılmaz ama) düzelip arkadaşların barış ilan etmesi en az 5 bölüm sürer şimdi. Bir dahaki bahara şanslıysak ertesi güne geçeriz falan... Ne saçma bir cümle kurdum. Ama yine de güzel bir bölüm olduğu kesin. Cliffhanger bir sonu olmamasına rağmen 1 ayı zor geçirtecek her zamanki gibi.

Ren'in, değil Kyoko ya da Sho'yu azarlaması (ki bazıları Cain Heel tarzı bir dövüş bekliyordu) selam bile vermemesinin nedeninine gelirsek, işte burada Nakamura-sensei'ye zihinefend yapmadan anlayamayacağız sanırım. Ama benim düşüncem geçen bölümdeki ipuçlarından anlaşılacağı üzere Ren, içindeki Kuon'un ortaya çıkıp bu sefer Kyoko'ya zarar vereceğinden korktuğu için kendini kontrol etmek adına uzaklaştı olay mahalinden. Eski tecrübelerinden aldığı bir ders varsa, o da konu Sho'yu ilgilendirdiğinde kendisinin sinirlenip Kyoko'yu fena halde üzdüğüdür. Onun kıskançlığı yüzünden neye uğradığını şaşıran Kyoko haliyle olan biteni anlamıyor ve onu utandırdığını, hayal kırıklığına uğrattığını düşünüp içi içini yiyor. Üstelik bu sefer bir de dark side faktörü var. Fena şeyler olabilirdi. Bunları engellemek adına yapmış olabilir. Maalesef Kyoko'nun bu kadar hayal kırıklığına uğrayacağını tahmin edemedi tabii.

Ya da ciddi ciddi küsmüş de olabilir, çocuk gibi Kyoko'nun peşinden koşmasını bekliyordur belki de. Ama SB o tarz bir manga değil bence. Nakamura-sensei yine bir sürpriz hazırlıyor bize ama ne bakalım?
Sanırım en güzel yönü Kyoko'nun farkedip görmezden geldiği ve devamlı inkar ettiği hislerini sonunda az çok kabul etmesi oldu. Ren'in bu hareketi en azından bir işe yaradı yani. Ama ne diyeyim, Kyoko'yu o kadar iyi anladım ve onunla birlikte o kadar üzüldüm ki! Üstelik çoğu sözde 'romantik' shoujo manga bunu bana yaptıramazken. Gerçekten Kyoko'nun yenine kendimizi koyuyoruz ve biz de acı çekiyoruz. Çünkü aslında her zaman takdir ettiğimiz, örnek aldığımız ve en sonunda sevdiğimiz adam bizi umursamıyor. Kıskançlığın ne kadar gereksiz ve anlamsız olduğunu savunan biri olarak hayatımda ilk defa "aa sevgilim beni az da olsa kıskanmalı" cümlesinin aslında çok da kıro olmadığını farkettim. O kişiden kırıcı sözler duymak çok daha küçük bir üzüntü olurdu. Ama "sana özel biriymişsin gibi davranılmaması" kısmı sevgili piçimiz Sho yüzünden Kyoko'nun aklına iyice sokulmuş oldu, onun ağzından duymak etkisini 1389 kat arttırdı. Ha, gerçekten hala Sho'yu savunan herhangi biri çıkacak mı acaba? Sho'nun, Kyoko'nun sadece ve sadece kendisini sevmesini / önemsemesini / düşünmesini vs sağlayarak egosunu tatmin etmeye çalıştığı, 1. bölümden beri bariz olmasına rağmen son bölümlerde kendini iyice belli etti. Artık farketmeleri için 190 bölüm yetmeyen sevgili ergen kızlarımızın mazoşitliğine verebilirim ancak. Yani gerçekten, kadınların efendi adam sevmediğini biliyorum ama onlar da "ben bunu yola getiririm" umuduyla aşık(!) oluyorlar zaten. Egolar falan işte. Bu Sho 190 bölümde adam olamadıysa hiç adam olmaz, üzgünüm.
Bir sonraki bölümde bolca diyalog ve monolog olacağını bekliyorum.Yani beklemiyorum da öyle tahmin ediyorum. Bu sefer olayı Ren tarafından dinleyeceğiz bence. Belki Bo ve Ren karşılaşır, keşke Kyoko maskesini çıkarmışken karşılaşsalar aniden, ama sanmam. Uzun bir süre büyük gelişmeler beklemiyorum zira. Hikayenin ana teması "Kyoko'nun tekrar sevmeye başlaması sayesinde başarıyı bulması" olduğundan dolayı bize göre küçük, mangaya göre büyük bir gelişme zaten görmüş bulunuyoruz. Bundan sonra Ren'den gelen sinyaller, Kyoko'nun çaktırmaması ve bu ikisinin bir araya gelememesi gibi sinir bozucu şeylerle uğraşacağız anlaşılan. Arada Kyoko ünlü falan da olur. Eh hep dediğim gibi, bence bitmesine bir 10 sene daha var. 30larımda bu mangaya aynı heyecanla devam edebilecek miyim bakalım?

O değil de blogu hepten Skip Beat bloguna döndürdüm.

Yorumlar