En Sevdiğim Yuki Yoshihara Mangaları

Darling wa Namamono ni Tsuki
Mutaassıp arkadaşların bu postu okumamasını tavsiye ederim. Çünkü ilgilenenler bilir, Yuki Yoshihara bir smut yazarıdır. Yani daha popüler versiyonu olan ecchi shounen mangalardaki memeleri hoplayıp zıplayan dolgun vücutlu güzel kızların yerini kaslı ve beybi feys oğlanlar alıyor. Tamam bu kısmı zaten shounen ve shoujo türlerini birbirinden ayıran en temel şey olabilir ama araya cinsellik girince iki türün arasındaki fark yine kendini gösteriyor. Bu sefer arada bir romantizm olayı var ki erkeklere yönelik herhangi bir mangada bunu sapına kadar görmek çok çok nadirdir. Tabii ki kadınlara yönelik hentai'lerki çıplaklık, dişi okuyucuların hassas gözlerine olabildiğince estetik gelecek şekilde, az çok örtülerek kendini gösteriyor. Tıpkı porno ile seksli meksli bir romantik komedi arasındaki fark gibi. Ayrıca josei/shoujo smut, 'konulu porno' olarak değil de cinsellik içeren bir hikaye olarak da açıklanabilir.

Daha çok yetişkinlere yönelik, 13lük bebelerin birbirlerinin saçına dokunduğunda utançtan kızarmaları gibi göz devirten saçmalıklar barındırmayan, romantizmin batağına düşmeden daha "gerçekçi" olan bu hikayeler beni onları tercih etmeye itiyor. Yuki Yoshihara'nın gerçekliği ise diğerlerinden biraz daha farklı. Genelde erkekleri uçkuruna pek düşkün yaratmayı seven yazarların aksine, cinsel arzuları ve istekleri karşı taraftan daha baskın çıkan dişi karakterler çiziyor sensei -çoğunlukla. Evet, o abazan kadınlar için bile okunur bu mangalar.


SEKAI WA FUTARI
Yoshihara sensei'nin en sevdiğim mangasını tabii ki en başa koyacağım. Orjinal olarak Ningyo Ouji isimli 3 adet one-shot mangadan oluşan derlemede yer alan hikayelerden biri. One-shot diyorum ya, kısacık. Zaten sanırım Sensei one-shot hikayelerde çok daha başarılı, çok daha yarartıcı fikirler geliştirebiliyor. Bu manga, kapağında dramatik gibi görünse de aslında gayet komik ve light. Ademoğluyla cinsel ilişkiye girerek onların "özlerini" yiyen bir iblis başrolde. Bu iblisimiz bir rahiple tanışıyor ve onun peşini bırakmıyor, çünkü özünde iyi olduğu için özünün (?!) tadı da güzel. Evet, saçma geliyor kulağa, ama okursan sana da saçma değil sadece sevimli gelecek güzel arkadaşım. Yalnız ben rahiplerin böyle yakışıklı olduklarını bilmiyordum.
Herkes bir bölümlük kısa hikayeleri sevmeyip ciddiye almayabiliyor ama gelecek kaygısı gütmeden sadece ufak yaratıcı bir fikrin çizmeye başlamaları için yeterli olması okuyucuları da tatmin eden bir şey. Gönül isterdi ki biraz daha uzun olsun, sensei birkaç cilt falan yazsın. Ama ilerledikçe saçmalamaya başlayan, boka sarmış bir manga yerine her zaman hatırlayacağımız tek bölümlük güzel bir manga yaratılması her zaman daha iyidir tabii. En azından benim için.


SHEHERAZADE
Tıpkı Ningyo Ouji gibi one-shot manga derlemelerinden oluşan Sheet no Sukima'da yer alan bir hikaye bu. 'Shinogami' isimli karizmatik iş adamımızla cinsel münasebete giren tüm kadınların öleceğine dair efsanelerin döndüğü iş yerinde çalışan esas kızımız, sarhoşken bu adamla mercimeği fırına vermiş bulunuyor. Yalnız etrafında böyle abartılı bir söylenti olmasa bile insanların ona 'Shinigami' lakabı takmaları çok normal olurdu herhalde. Shinogomi diye isim var mı ki acep, Japonca bilen arkadaşlar beni aydınlatsa keşke. Biraz manga fantastikliğidir diye tahmin ediyorum gerçi.

Yoshihara-sensei'nin en komik ve eğlenceli işlerinden sayılmasa da garip bir şekilde etkileyici bir manga. Azcık daha duygusallı falan.


YORU YO BANNIN
Yine Sheet no Sukima derlemelerinden bir one-shot manga. Aslında o mangaların hepsine yer vermemek için kendimi zor tuttum. Hepsi çok şirin, çok eğlenceli mangalar çünkü. Bu da güvenlik görevlisiyle, ofisten istisnasız geç ayrılan işkolik bir kızcağızın ilişkisini anlatıyor. Daha önce hiç böyle bir şey yapılmadı ha? Asıl güzel olanı da sonu sanırım. Sensei'nin kötü biten bir mangası pek olmadığı için sonundan rahatça bahsediyorum, zaten en başta belli. Ama yine de istemeyen bakmasın elbet. Güvenlik görevlisi arkadaş ev hanımlığına terfi ediyor, kızımız da kariyerci olup evine ekmek parası götürürken. Ama gerçekçi olmak gerekirse, Gatou-san'ın da dediği gibi, bu kadar tipik bir Japon mangası ofis çalışanı olmasına gerek yokmuş. Sımsıkı topuzundaki kurdelesi  ile bozuk olmayan gözlerine taktığı gözlükle birlikte tepeden tırnağa havaya girmiş hey allam. İşsiz oğluna bakan çalışkan anne havası vermiş hafif. Shoujolara has saçmalıklar bulundursa da yine de çok eğlenceli ne diyeyim!


ITADAKIMASU
Sensei'nin sevmediğim mangası çok azdır. Itadakimasu bunlardan biri olmasa da çok sevdiğim de söylenemez. Ama yine de okurken ne kadar eğlendiğimi düşününce bahsetmeden geçemedim. Bir kere ana karakterler hiç yakışmıyorlar (bana göre tabii). Yaş farkını normalde sorun eden biri değilim ama burada gerçekten bir anne-oğul titreşimleri aldım ben. Geçenlerde yayınlanan Kore dizisi "I do, I do" çiftini nasıl zorlama bulduysam bunları da öyle zorlama buldum. Hem de Ouji, Naeko ile sırf iyilik yapmış olma adına birlikte oluyor gibi sezinledim hep. Naeko bunu farketmesine rağmen çocuk kendisiyle evlensin diye didinip durdu. Yahu bırak, onun gözünde sahte bir evlilik işte! Yoshihara mangalarında genellikle etkili olan feminizm faktörünün bu sefer eksik kalması gibi küçük bir ayrıntıyı bir tarafa atarsak, bu manga cidden komikti arkadaşım. Komik yani, sırf bu yüzden bile okunur. Çizimler desen harika, Ouji-kun desen adına yakışır şekilde cillop.
Yoshihara-sensei'nin ne uzun soluklu ne de one-shot denebilecek kadar kısa mangalarından biri Itadakimasu. Kimine göre 4 cilt ciddi anlamda kısa gelebilir tabii ama ben tadında bırakılmış hikayeleri seviyorum. Zira Sensei'nin onlarca cilt süren uzun mangalarını pek sevmememden biraz da bellidir aslında (bkz. yazının başında çizimini koyduğum manga Darling wa Namamono ni Tsuki gibi). Ayrıca isminin 'dirty'liğinden anlaşılıyordur, yazarın diğer çalışmalarına göre daha çok seks içeriyor. Çünkü Nakeo tam anlamıyla bir AZGIN. Kadınların "namuslu" olması gerektiğini savunan, evlilik dışı ilişkileri kabullenemeyen, cinselliğin görselleştirilmemesini savunanlardansanız okumayın. 



VENUS NI ARAZU
Aslında bu manganın bir sürü saçmalığı, kötü yanı var. Üstelik ticari kaygılarla yazıldığı her halinden belli. Ama sevmeden edemiyorum, çünkü gülme katsayısı mangayı beğenme katsayısı ile doğru orantılı oluyor ister istemez. Yedi yıldır matematik dersi görmüyorum, saçmaladım galiba. Neyse, Venus'ü sevmek için bir başka neden de Chuujou gibi bir karaktere sahip olması. Kendisi bir heykeltraş ve akademisyen ama azıcık sapığından. Yalnız, sapıklığı sadece bir yere kadar, aslında işine bağlı ya da prensipli tanımları onun için çok daha uygun. O sadece yaratacağı sanat eseri için en yüksek randımanı almak istiyor. Onun bunun memesine ellemesi bundan yani.

Şimdi, burada yazarın araştırma eksikliği var. Sanat okullarındaki modeller bizim podyumda gördüğümüz cinsten değildir. Tam tersine, vücudu en deforme olmuş sarkık yaşlı teyze vb bir sürü vasat model ayarlarlar sana. Evet, özellikle. Yani uzun boylu ve orantılı fiziğiyle arz-ı endam eden kusursuz bir modele iş vermeleri gibi bir durum yok. Hele modelin utanıp soyunmaması düşünülemez bile. Japonya'nın muhafazakar bir ülke olmasından değil, Türkiye'de bile işler böyle yürüyor valla, para alacaksan mecbur soyunacaksın. O yüzden Yoshiko'nun inatları her seferinde gözüme battı ister istemez. Yine de amaç gülmek eğlenmek tabii ve bunu başarıyor. Chuujou'nun sapıklık yapacak gibi görünüp sonradan bizleri "hayal kırıklığına" uğrattığı kısımlarda kahkalar attım bildiğin. Adamın soymaktan ve ellemekten başka düşündüğü bir şey yok ama aslında kafasındaki tek şey o heykel. Zaten bir süre sonra zavallı Yoshiko'nun manken olarak yerlerde sürünen güveni kadın olarak da yerlerde sürünmeye başlıyor.


****
Yuki Yoshihara, çerezlik ve eğlenceli, pek derinliği olmayan, tepeden tırnağa dişi kitleye hitap eden mangalar yaratıyor. Ama en başta da dediğim gibi, saçmasapan kızarmalar ve ergensel yaklaşımlar yok, çiftin arasını bozmaya çalışan zorlama kötü tipler yok, gereksiz dramatizm ve gereksiz cıvık romantizm yok, aptal baloncuklar ve çiçekler yok (varsa da genelde parodi için kullanılmış)... Ama en önemlisi de çoğu ana karakter, o artık görmekten bıktığımız fazlasıyla ağlak ya da kusturacak kadar şirin ve salak stereotip kızlardan yaratılmamış. Az çok ayakları yere basan, 'erkeğinin' himayesi altında yaşamayan tipler bunlar (burada bahsetmediğim Chou yo Hana yo hariç, ki onda da ufak bir twist bulunuyor). Hikayeler her ne kadar basbayağı "kız işi" olsalar da klişeleri hiç rahatsız etmiyor. En önemlisi de bu kadınlar seks yapıyor, "Badboy-kun, hayır!" deyip de ağlar taklidi yapmıyorlar, tecavüze uğrayıp aşık olmuyorlar. Kendi istekleriyle, mutlu olarak yaşıyorlar cinselliklerini, kötü bir şey yaparmış gibi değil!

Çizimler de klasik güzel oğlan güzel kız seviyesinde olsa da sonuçta dişilere yönelik mangalar yaratıyor Sensei. Shoujo da olsa josei de olsa estetik yönden bakmak zorunda. Ama o chibiler muhteşem. Yani, daha nasıl ifade edilir bilmiyorum. Fazla sevimli, fazla komik ve fazla muhteşemler.
Yoshihara-sensei'nin işleri eğer zevkinize uyuyorsa mutlaka bakılması gerekenlerden -tabii bu kadar ünlü mangaları göz ardı edip hala incelemediyseniz.

Yorumlar