Drew Barrymore, erkek fatma Külkedimiz olarak iyi bir seçim aslında. Hikayeye feminist bir yaklaşım getirmiş olması çok hoş bir ayrıntı. İyi kalpli ve fedakar, ama tersi de pis. Bir yandan da çocuksu. Drew her zamanki gibi kendini oynamış. Asıl oyunculuğunu izlemesi bir şölen haline gelense Anjelica Huston olsa gerek. Ablamız da her zamanki gibi kendini oynuyor, yine kötü, hep kötü. Filmin hafif esprili üslubundan olsa gerek, seksiliğinin ve zarafetinin yanında saçma bir sevimliliği var. Üvey kız kardeş pozisyonundaki gıcık dışında tabii. Nasıl bir iticilik abidesi, evlerden ırak...
Her şey iyi hoş ama sadece Beyaz Atlı Prensimiz ile Külkedimizi yakıştırmadım ben. Olm yaptığın atarlanmalar ne öyle, kaç yaşındasın? Görünüşünden en az 30 olduğun belli, ne o öyle ben aramda aşk olmadan evlenmem demeler, ergen ergen evden kaçmalar falan? Hangi çağdasın? Kıytırık Orta Çağ yani. Babana naz yapma gibi bir yetkin var mı günümüzün çok bilinçli Amerikan ebeveynleriymiş gibi? Ayrıca erkek milletinden -hem de Prens gibi evli olsa bile her gece farklı biriyle gönül eğlendirmesi hoş görülecek türünden- değil misin? Çok mu farkeder yani sana kim olduğu evlendiğin kişinin? Bırak allasen güldürme. Olsa olsa kızın burnu çirkindir diye istememişsindir.
Evet, Da Vinci, neden olduğunu anlamıyoruz ama bir şekilde dahil olmuş filme. Hoş bir nüans falan yaratacağını düşünmüşler ama fazla zorlama olmuş ya böyle Mona Lisa'ların uçuşması, Prensin kurtarması falan. Ama benim gibi belleği zayıf ve dikkatsiz bir insan bile tarihi hataları farkedebiliyor. Bir kere Utopia'nın yayınlandığı dönem ve Henry dönemi, Da Vinci'nin Fransa seyahati dönemi ile tam anlamıyla uyuşmuyor. Ayrıca Mona Lisa tahtaya yapılmıştı kuzum, her ne kadar Leo onu hep yanında götürse de, rulo haline getirerek taşımıyordu.
Hadi bu minik hataları geçtim, 3 yaşında çocuğun bile farkedeceği, seyirciyi hepten gerizekalı yerine koyan bazı ayrıntılar da yok değil. Film, aynı aile mensuplarının Amerikan ve Britanya aksanlarıyla karışık(!) İngilizce konuştuğu ama isimlerin ve mekanların özenti derecesinde Fransızca olduğu paralel bir evrende geçiyor, artık neresiyse orası -filmde bizi Fransa diye yiyorlar. Hah! Bizim Sülüman'daki Romalıların İtalyan aksanlı Türkçe konuşması gibi bir şey.
Masal uyarlaması olarak (hem de yine Külkedisi ilhamlı) Confessions of an Ugly Stepsister, bu filmde yakalanmak isteyip de başarılamamış o "doğallığın" çok daha iyi verildiği, çok daha orjinal bir film olarak kalacak benim için. Ne de olsa 1)Gregory Maguire'ın dahi uyarlaması 2)İngiliz yapımı olması ile 2-0 önde başlıyor maça.
Puanlamadan olmaz!
Konsept: 7
Hikaye: 6
Anlatım: 5
Karakterler: 6
Görsellik: 6
Genel: 6.01
Yorumlar
Yorum Gönder