Celeste and Jesse Forever (2012)

Arayıp tarayıp bulamadığım, ama fragmanını izlediğim anda mutlaka izlemeyi aklıma koyduğum bir film bu. Konu tam benlik çünkü. Sonra Türkiye'de sinemalara geleceğini öğrendim. Meğer !f istanbul kapsamında gösterime girecekmiş. Ben de hemen atladım tabii, rahat rahat gider koca ekranda izlerim diye. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı ve seçtiğim 30 filmi 3 gibi makul bir rakama (fakirim) indirmek için elimden geleni yapıyorum ister istemez. Şimdilik pazarlıkta son nokta 6. Ama Celeste & Jesse Forever gibi diğerlerine göre daha bilinen ve orada burada bulma ihtimalim yüksek olan bir filme 10 küsür lira kıyacak değilim, üzgünüm. Nitekim, sonunda filmi indirebildim -ehem pardon satın aldım satın, evet.

Böyle gereksiz bir giriş yaptıktan sonra konudan biraz bahsedersem, birbirinin ruh eşi ve en iyi arkadaşı olan Celeste ve Jesse'nin evliliklerini bitirip başkalarıyla birlikte olmaya başladıktan sonra kararlarının ne kadar doğru olduğunu sorgulaması denebilir. Her zaman iyi bir birlikteliğin iyi anlaşma ve güzel zamanlar geçirme kıstaslarına bağlı olması gerektiğini düşünen biri olarak bu iki ahmağa çok sövdüm filmde. İlk sahnelerde Beth'in yaptığı gibi atarlanırdım ben de olsam. Niye lan niye? Bana geçerli bir sebep verin yani! Tabii günümüzde kariyerci tiplerin gözünden dolar fışkırması, yeterince geçerli bir sebep. Pardon, pardon unutmuşum.
Celeste, cahil Amerikanları ve günümüzün popüler kültürünü eleştiren, entellektüel bir kadın. Filmin mottosu "You want to be right or you want to be happy?" bu ablamıza gönderme yapıyor aslında. Ne yazık ki ben pek alakalı bulamadım. Celeste o çok bilmiş -ama aslında hiçbir şey bilmeyen- gıcık karakterlerden değil. Celeste gerçekten hep haklı. Gerçi sonlara doğru saçmalıyor ama onu kalp kırıklığına veriyorum ben. Jesse ile mutlular ve onun tek yanlışı yine haklı olması, mantığını kullanması. Çulsuz Jesse'nin çocuklarının babası olmasını istemiyor, geleceğini düşünüyor. Ama bu biraz burnu sürtünce vazgeçilebilecek bir karar. İkisinin de daha fazla zamana ihtiyacı var, daha fazla insanla birlikte olup birbirlerinden vazgeçemeyeceklerini, başkalarıyla mutlu olamayacaklarını görmeye ihtiyacı var. 

Rashida Jones ile Andy Samberg arasında devasa (hep bu sözü kullanmak istemişimdir) bir elektrik var; birbirleri için yaratılmış olduklarını hissetmiyorsunuz, biliyorsunuz. Tabii bundan kastım onların çok aşık olması falan değil işte, bazen birbirine alışmış olmak ve kusursuz bir uyum yakalamak da önemli bir adımdır. Aşk olarak tanımlanmasa da sevginin, bağlılığın temelidir uyum. Bu çok iyi yansıtılmış. Celeste ve Jesse'yi başkalarıyla görünce çok yadırgıyorsunuz çünkü. Bu yüzden oyunculuğa söyleyecek sözüm yok. Bol bol Amerikan sarkazmı kullanılmış olsa da klişe bir Amerikan romantik komedi yapımı yok ortada. Her şey çok doğal. Zaten bu da herkesin güzel ve yakışıklı olduğu, hep aşkın ve doğrunun kazandığı o fantastik romantik komedilerden değil. Bayağı bayağı üzüyor insanı, boğazda düğüm bırakıyor. Argodan devam edersek, hafiften ağzına sıçıyor insanın.
Her şey iyi hoş da, benim filmin mesajlarıyla sorunlarım var. Evet, abartacağım ama bana bunu düşündürdüyse başkalarına da düşündürecektir elbet. Bence bu filmde erkeğini kaybetmemek için kadının kariyer yapması ve "her şeyi bilmesi" aşağılanıyor. Bu yönden çok seksist buldum filmi. Tüm suç Celeste'e yıkıldı. Sosyal tespitleriyle, ağzının payını veren cevaplarıyla aslında pek akıllı ve kültürlü olan Celeste kızımız, erkeklerin kendinden daha vasıflı kadınlar görünce bok atarak kaçtığı, günümüzün yalnız kalmaya mahkum o güçlü kadınlarından olması ne kadar iç burkucu. Filmdeki suçu da tam olarak bu aslında. Erkeğinin ayağını yıkamayan, ona ne yapmasını söyleyen ve ondan daha çok para kazanan bir kadın. Muhtemelen Kesha'dan esinlenmiş Riley Banks gibi bir tip görsem ben de bilmemkim sanatçıyı ya da x yazarı bilmesini beklemem, üzgünüm. O da benim bilmediğim başka bir şeyi biliyordur. Bu diğerlerini küçük görmek ve aşağılamak mı gerçekten?
bu sahne adfgh
Filmde çok güldüğüm gibi içimin acıdığı zamanlar da olmadığı değil. Herkesin bir hiç uğruna çok sevdiği birini kaybettiği mutlaka olmuştur. İlla ki romantik hisler beslediklerimizden bahsetmiyorum. Benim de ellerimden kayıp giden, yerini dolduramadığım ve çok kıymet verdiğim insanlar vardı bir zamanlar. Ben de hatalıydım diyerek her şeyin farkında olan süper akıllı biri gibi davranmayacağım. Çoğunlukla sorun bir hiçti. Öylesine. En azından ben böyle gördüm. Ben de başkalarına aynısını yaptım ve haklıydım, Celeste gibi. Sanırım bana yapanlar da kendilerince haklıydı. Ama ne ben ne de onlar pişman oldu. Celeste'in pişmanlığını gördükçe içim daha da acıdı. Oyunculuğun çok doğal olması da etkili olmadı değil. AY NE SEVGİLİ GÜNLÜK MODUNA GİRDİM HAA!

Ufak bir şey daha; ileride vegan olmayı düşünen biri olarak Jesse'nin yeni yaşam tarzıyla dalga geçilmesine ben de güldüm, yalan yok. Kesinlikle "namaste"ci biri değilsin Jesse, üzgünüm. Dışarıdan çok oturaklı ve elegan görünen yeni kız arkadaşı da hiç öyle aşmış havalarına girmesin. Celeste ile birlikte gülüştüklerini görünce nasıl çekip aldı çocuğu sinsi.
Hem haklı hem mutlu olunmuyor Celesteciğim. Ödün vermek zorunda değilsin, sadece kabullenip bununla yaşamayı bil yeter. O zaman niye mutlu olmayasın ki? Ne yazık ki biraz geç kaldın, elinde olmayan sebeplerden dolayı. Sırf hayatın boyunca yalnız kalmak istemiyorsun diye gönlünün istemediği, kafanın uyuşmadığı adamlarla birlikte olma. Böyle diyorum ama bu filmin gerçekçi bir film, gerçek hayatın da ne kadar boktan olduğunu unutuyorum... 

Ayy ne sevimli bir filme benziyor, ben bunu izleyeyim de mutlu olayım diyen PMSlilere tavsiye edilmez.

Puanlamadan olmaz!

Konsept: 7
Hikaye: 5
Anlatım: 6
Karakterler: 6
Görsellik: 5

Genel: 6.47

Yorumlar

  1. ağlamak istiyorum. bütün filmlere gidecek kadar param var ama zamanım yok çünkü. ne bahtsız bir insansam, son 3 yıldır hep en sevdiğim festivaller, konserler (hep demeyim gerçi, 1 kez if'e gidebildim son 3 yılda) turnede olduğum döneme denk geldi.

    şimdi de çok seviniyordum. oh be demiştim, istanbuldayım if'te. ama nooldu ? soruşturma sardırdılar başıma, hafta içi hafta sonu neredeyse 24 saat çalışmak zorundayım.

    hayat acımasız soğuk ve zalım haksız ve hayın.

    ağlamak istiyorum demiştim di mi ? ^.^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uu nasıl bir şanssızlıklar silsilesi böyle (yangına körükle gidiyorum). İlla ki bir şeyler eksik oluyor demek ki. Benim de zamanım var param yok. Murphy utansın.

      Gönüllü olarak çalışıp bütün filmleri mi izlesem lan?

      Sil
    2. :) olabilir. ben sana sponsor da olabilirim ^.^ bu arada seni mimledim ben blogda

      Sil
    3. Sağolasın düşünmen bile yeter;) Mim ne güzelmiş ya hemen yapasım geldi!

      Sil

Yorum Gönder