Gantz Live Action

3-5 yıl önce Gantz'ın animesini izleme girişiminde bulunmuş, tahammül edemediğim için ilk bölümlerde de bırakmıştım. Yani aslında küfür, korku, gore öğeleri değil beni rahatsız eden. Ama her yerinden seksizm akıyordu hikayenin. Hadi onu bırak, can sıkıcı bir negatifliği vardı; insanların aklından bir tane güzel düşünce geçmiyor. Sözde 'iyi' karakterler bile bencillik ve zarar ziyanda madalya alabilir. Off kimin kafası kaldırcak yahu, konusu yaratıcı ve ilginç olsa ne yazar? Fakat live-action filminin fragmanını görünce izlemeyi çok istedim. Matsuyama Kenichi arkadaşımızın oynaması da küçük bir etken olabilir ama can sıkıcı unsurlar mecburen kırpılacağı, herkesin beğenisine sunmak için daha az rahatsız edici bir uyarlama ortaya çıkacağı kesin olduğu için izledim daha çok.

Hikayede, o ya da bu şekilde ölen bazı insanlar Gantz (şu siyah top) tarafından diriltililiyor ve yaşamlarına devam edebilmeleri için onun verdiği emirlerle bazı tehlikeli yaratıkları öldürmeleri gerekiyor. Yani tekrar şans veriliyor bu insanlara, eğer görev esnasında ölürsen şansını kaybediyorsun. Fakat başarılı olur da yeterince puan toplarsan özgür kalma şansın da var. En güçlü olan kazansın durumu bir anlamda. Baş kahramanlarımız liseli Kei ve Katou da bunlardan biri. Kei, kendini süperkahraman sanan bir tip, kendi çapında başkalarını kurtararak kendi egosunu tatmin ediyor. Katou ise kaba saba biriymiş gibi gözükse de kimseye zarar gelsin istemeyen tiplerden.
Filmde bu kahramanların, daha doğrusu anakarakter Kei'nin -art niyetli- düşünceleri, sevimsiz tecrübeleri geçilip sadece hikayenin devamı sağlanmaya çalışılmış. Gantz'a ve görevlere daha çok ağırlık verilmiş. Halbuki erkek karakterlerimizin abazanlıkları, çocukça fantezileri, sığlıkları ve en temelinden şiddet içgüdüleri çok aza indirilmiş, hatta çoğunlukla gösterilmemiş. Şimdi, orjinalinde Gantz, seinen bir manga. Hentai, korku vs gibi öğeleri var. Her ne kadar tentacle porn kadar abartmasa da her sahnesinde mutlaka bir göğüs ucu, şu ya da bu şekilde çıplak kalmış bir kadın ve dağarcığında argo ve küfürden başka bir kelime bulunmayıp hayatta bu kadınlara tecavüz etmekten başka bir amacı bulunmayan çirkin ve kötü niyetli adamlardan geçilmiyor. Ben bunun nesini okuyayım şimdi? Bazı shoujo mangalar ne kadar sinir bozucu şekilde gerçeklikten uzaksa (supernatural öğeden bahsetmiyorum) bu manga da öyle, sadece klişeleri tam tersi. Tabii en fenası, shoujo mangalarda bile kadınların hep ezilmesi. Kadınlar istiyor ezilmeyi, erkeğinin eline bakıp ayaklarını yıkamayı, diğerine ne kalmış? Biri sadece cinsel obje olarak kullanmak istiyor kadını, diğeri de romantizm adı altında kullandırıyor kendini. Sonuç hep aynı işte. Bu bakımdan erkekleri hedef alan bir manga olarak onun kafasından geçenleri dillendirmesi bir anlamda gerçekçi aslında, burada hakkını yemeyelim.

Filmde bu seksist alt temaya pek az değiniliyor. Zaten belli bir süre sonra sadece aksiyona odaklanıyor ve duygusallık sadece sevdiğimiz insanları korumalıyız klişesine dönüyor. Bana göre nispeten tahammül edilebilir. 
Bir kere dar deri bir tulum içinde etrafta koşan seksi insanlar var. En göbekli amca bile kurtarabilir. Ama söz konusu iki baş karakter Ninomiya Kazunari ve Matsuyama Kenichi olunca bu film kadınlara bile hitap edebilir yani birden 180 derece dönüp.

Ninomiya'nın oyunculuğunun hiç de fena olmadığını düşünürken adam Arashi grubu üyesi çıktı iyi mi? Gerçi şaşırtıcı bir şey değil, ciddi anlamda oyunculuk kabiliyetiyle aktörlük yapan kim var ki güzel Asya ülkelerinde? Idol olayına karşıyım ama adamlar kendilerini geliştiriyor. Ayrıca çok duygulu bakıyor bu çocuk, bana Zuhal Olcay'ın 2-saniye-sonra-ağlayacak halini hatırlatıyor. Normalde zerre kadar sevmediğim Kei'yi biraz sempatikleştirmiş.

Matsuyama'yı ise bizim aileden sayıyorum artık. Neden bilmiyorum, her filmini izlediğimden falan değil aslında. Bende anısı olan (!) birini hatırlatıyor birazcık, belki de ondandır. Ne zaman bir yerde rastgelsem mutlaka izlerim. Tabii ki Death Note L olarak muhteşem oynamasının katkısı da yok değil. Yine de Norwegian Wood'da ondan nefret edebildim. Oyunculuğu iyi olduğundan değil, çok kaypak bir karakterdi, sevilecek bir şeyi yoktu. Onun dışında düşünüyorum da, hep kalas ve odun rollerine denk geldim ben bu insanın. Ya roller üstüne yapıştı da başka teklifler gelmiyor, ya da kendini oynuyor, bilemeyeceğim. Burada Katou gibi yine dışarıdan odun gibi gözükse de aslında pek bir yumuşak karakteri canlandırması gerekiyordu. Ama yine odun ya, hep odun, bir derinliği yok. Parlak lateks çok yakışmış tamam, ama diğer rol arkadaşının aksine içinde rahat hareket edemedeği çok belli. Odun olmasından olabilir. Ayrıca 'manga Katou' tipsiz bir karakter olduğu için adamın saçını falan krepe yaparak çirkinleştirmeye çalışmışlar. Olmamış valla, hala taş görüyor benim gözlerim kendisini. Kısaca, Katou için en ideal insan olmasa da yanına girip "ayy canım ya geçti, geçti" diyerek sarılmak geliyor içimizden. Bu da bir başarı tabii. Favori karakterim. Kei gibi güçlü bir süperkahraman olmasan da, ağlayıp titremekten başka bir işe yaramasan da yine de sevdim seni Katou.
Bir başka şaşkınlığım var ki o da bu çocuk. Karakteri şebeklik yaparak mı oynuyor yoksa cidden ağzı mı yamuk diye düşünürken kim çıksa beğenirsin? Nana 2'deki Shin! 1. filmde Matsuyama oynuyordu aslında ama gibi Shin gibi çıtı-pıtı, sevecen bir çocuk için her zamanki fazla kalas (ve liseli oynamak için fazla gelişkin) olduğu için bu çocukla değiştirmişlerdi. Orada sevmiştim, Shin için daha doğru bir seçimdi. Diğer projelerine de bakıp nefret edip etmeyeceğime öyle karar vereceğim.


2. filme gelip biraz daha uzatayım yazıyı. Gantz: Perfect Answer koymuşlar adını. İnsan harika cevaplar falan bekliyor tabii. Fakat "cevaplanmayacak bir sürü başka sorular" deselerdi daha mantıklı olurmuş. Gerçekten öyle bir saçmalamışlar ki bütün filmi WTF nidalarıyla izledim ecnebi özentiliğiyle. Eğer bir uyarlamada cevapsız kalmış sorular, gereksiz karmaşalar ve saçmalıklar varsa yapımcıları suçlayacaksın kuralını unutmadık tabii. Manga hala devam ediyor, sanıyorum 300 küsur bölümü var ve hikayenin kendi içinde tutarlı olduğundan eminim. Ama 2 saate sığdırmak için bazı yerleri kırpalım, duygusallık da ekleyelim, şu kitle sevinsin diye şu öğeyi de koyalım, sonunu da sallayalım zihniyetiyle yine karşılaşacaktık elbette.
japon twilight?
%100 iyi eleştiri yapabileceğim unsurun dijital efektler olması çok da şaşırtıcı değildir herhalde, Japon teknolojisinden bahsediyoruz burada. Yüksek bütçeli bir Hollywood filminden bile bu kadar iyi görsellik beklenemez sanıyorum. Ne kendimizi bilgisayar oyununun içinde sanacağımız kadar, ne de bir takım hilelerle ilizyon yapıldığı bariz olacak kadar bir yapaylığı var. Belki Kei'nin Spider Man gibi oradan oraya tırmanıp atlaması birazcık olmamıştı. Gerisi, özellikle 1. filmdeki müze, 2. filmdeki metro sahneleri, mükemmel.
2. filmde bir sürü yeni karakter giriyor filme. Çoğu sadece kafa karıştırmaktan, önemli görünüp önemsiz çıkmaktan ibaret ne yazık ki. Mesela bir dedektif var, çok gördük, hiçbir şey değiştirmedi filmde. Elde sıfır. Ama yukarıdaki fotoğrafta ortadaki takım elbiseli oyuncuyu 'takip edilecekler' listesine aldım bile. Villain derecesindeki kötü karakterleri her zaman karizmatik bulmam ben halbuki. Yalnız Gantz'a yeni katılan kadınlar mükemmellerdi. Canın istediğinde sevişeceğin, arada aksiyon olsun da onu kurtar diye başına bela açacak kadın karakter kategorisine girmeyen birkaç kişi görünce ağlayasım geldi. Tabii ki mangada durumun böyle olmadığından eminim. İyi kılıç sallasa da yine erkeğine ihtiyaç duyuyorlardır mutlaka. Teşekkür olarak da onlara aşık olup bacaklarını aralıyorlardır.

Erkekler kurtarsın diye senaryoya dahil edilmiş saf(salak) kadın deyince aklıma geldi. Şu aşağıdaki sahneyi yarım saat tekrarlayacaklarına hikayeyi nasıl mantıklı hale getirecekleri konusunda bir çaba gösterebilirlermiş. Sıradan kızın teki ölmesin diye kilit karakterler kendini feda etti vallahi tebrikler nasıl bir mantıksa çözemedim -açıklamaya çalışmalarına rağmen. Eminim yeterince zeki olmadığımdandır.
O kadar laf ettim ama yine de beğendim filmleri. İzlemesi keyifliydi, daha ne olsun. Hormonları azmış mutsuz ergen oğlanlara hitap eden yanları kırpılıp daha normalleştirilmiş, daha izlenebilir hale getirilmiş. Hikayeye doğru düzgün(?) odaklanılmış. Keşke uzun uzun 2 buçuk saatlik filmler yapacaklarına adam gibi bir dizi yapsalarmış ama olsun.

Yorumlar

  1. Kenichi Matsuyama varsa kesin izlerim! *___* Adamın büyük hayranıyım, L'im ya o benim :) <3 Gantz'ı çok duydum ama hentai'se izlemem. Erkeklere göre o zaman, sevmiyorum zaten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hmm hentai denemez sanırım ama ecchi ve adult karışınca hentai'ye zorluyor zaman zaman, herkese göre değil pek. Filmde gösterilmemiş ama animesini birkaç bölüm izleyince anlaşılıyor.

      Sil
    2. Hardcore ecchi deniliyormuş ona, öğrendim ^^

      Sil
  2. Ben animesinin aldığı yorumları görüp hiç bulaşmamıştım o yüzden Gantz'ın 2 live actionını da izledim. Tabi en büyük etken Kenichi :B
    Hep kalas ve odun karakterlerine denk geldim demişken sen, Detroit Metal City live actionını izledin mi? Yine Kenichi var ve sanırım bu dediğin kalıbın tamamen dışında :3
    Nana'da Shin'i oynayan çocuk da, adını hatırlayamadım şimdi, evet her rolde öyle ağzı çarpık, bi kendini beğenmiş ifadeli ve itici. Kendisinden bir hayli nefret ediyorum. Bunun oyunculuk yapmasına neden izin veriyorlar diye düşünürken baya bi fanı olduğunu öğrendim. Ama seiyuuluk deneyimi var Btooom!da. Oyunculuğu bırakıp o işe yönelsin bence gayet iyiydi.

    Gou Ayano benim de takip edilenler listemde :') Dizilerde filmlerde hep ufak ufak rolleri var. En azından benim izlediklerimde öyleydi yani. Adamın 30unu aşmış olduğuna inanamıyorum hee!

    Ay çok uzun yazdım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ha evet Detroit Metal City'nin posterlerini görmüştüm, orada farklı bir karakteri canlandırıyor galiba, odunsuz olarak. Ama bana öyle denk geldi işte hep, mimiksiz böyle tekdüze falan. Ama yine de sevmeden edemiyor insan-_-'

      Ya o Shin'i oynayan çocuk, Hongo Kanata, gerçekten her oynadığı rolde böyle ağzını çarpıyorsa sadece yapımcılar salak bence, çocuğun kabahati yok. Yamuk ağızlı doğmuş napsın. Birileri de cool görüyor demek ki o yamukluğu. Birkaç filmini daha izleyip öyle saldırayım.

      Go Ayano'nun projelerinden şimdilik ilginç bulduğum olmadı ama bakalım bir tanesini deneyeceğim. Yaşına takılmamak lazım hepsi aynı bok bu Asya milleti...

      Yaz ya seviniyorum ben:P

      Sil
  3. Kenichi'yi yerim :) elimde olmadan ağır fan girl lük var bende. Ben bu seriyi hiç duymadım ya dediğin kadar seksistse katlanması zor olabilir, ama bir filmi izleyebilirim :)
    Kenichi abiyi L olarak bildim sevdim ben ama Detroit Metal City'de kalas olamaz, filmi izlemedim ama oynnadığı karakter kalas değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi izlersen abartmışım gibi görünecek ama animesi/mangası daha farklı evet. Bu tarz şeyler bakış açısına göre değişiyor, yine de bence bariz bir seksizm var. Çoğu shounen/seinen mangalardaki gibi "sevimli" yönden yapılmadığı için daha çok göze çarpıyor en azından.

      DMC'yi gerçekten hiç bilmiyorum ama posterlerinden farklı bir rol oynadığı belliydi. Ama başka non-kalas rolünü bulabilecek miyiz acaba:P Yine de severiz keratayı.

      Sil

Yorum Gönder