Ömrümü Çürüten Shoujo Mangalar

Her manga yazısında klişelere karşı bir takım eleştirilerim vardır ki kendileri klişe olup özelliklerini yitirmek üzereler. Ama şimdi böyle mangalar okuduktan sonra nasıl "hmm ok" deyip geçebilirim? Nasıl serzenişlerimi bastırabilirim? Shoujo manga okumaya ilk başladığım zamanlar ne de güzel tahammül ediyordum bunlara. Aşağıda bahsettiklerimden daha beterleri de var, emin ol. Ve ben bazılarını sonuna kadar okumuş olabilirim -_-' Onları hatırlayarak kendime işkence çektirmeyeyim de, daha geçenlerde okuduğum halihazırda işkence çekilmiş bir takım mangalara söveyim biraz.


Eden No Hana
Eden No Hana'ya bir zamanlar başlayıp bırakmışım, eski ben daha akıllıymış galiba. Fakat 1) bu mangada benim pek karşı koyamadığım tabu muhabbeti var, 2) animesini çok sevdiğim Chihayafuru'nun yazarının eski bir işi. Yine Chihayafuru tarzı bir aşk üçgeni var geometrisi batasıca. Eğer Yuki Suetsugu sensei romantizmde Eden No Hana'nın izinden giderse benim desteklediğim OTP'ye gün doğmuş demektir. Neyse spoiler olmasın diye söylemeyeyim.
ergen ebeveyn ilişkisi
Bir kere çok ağır bir hikaye ile başlıyor, reşit olmayan bir genç kıza (pekala çocuk diyebiliriz) tecavüz ve cinser istismar söz konusu. Fakat altından kalkamayacaksanız böyle konular işlemeyin mangakalarım ya. Acı ve keder hikayeye sos olsun diye hazırlanmış bu bölümler sanki. Çünkü sonradan tam anlamıyla bir pembe romantizm mangasına dönüşüyor. Hikayenin genel şablonu şu: kızımız kendisiyle ilgilenen oğlana ilgi duyar. Sonra yine kendisiyle pek ilgilenen diğer (ama yasaklı) oğlana ilgi duyar. Bununla kavga ederler. Diğer oğlana geri döner. Bir ara kendisine aşırı iyi davranan bu oğlanlardan birine güvenebilmek için diğeriyle sevişmişti?! Hayır bu dengesizliği daha önce yaşadığı travmalardan kaynaklanıyor olsa gerçekten yadırgamayacağım. Ama mantık çerçevesine falan koymuşlar. Sonra kızın yaptığı nankörlükler desen, heleloyloyloyloy. Tamam, kimseye güvenmiyorsun falan ama bildiğin nankörsün gülüm ya. Bir de kızı güçlü göstermek için uydurulan bazı sahneler vardı ki, sadece onu erkeklere daha çok bağımlı göstermeyi becerebildi.
arabesque
Erkeklerin çoğunlukla aziz gibi, kadınların genelde nankör ve ara bozucu olduğu o tipik mangalardan işte. Halbuki Yuki Suetsugu gibi bir ismi duyunca daha fazlasını bekliyor insan.



%100 Perfect Girl
Wann mangası mı? Ama dostum sen de kaşınmışsın. İtiraf ediyorum, dünyadan soğumak istediğim mazoşist bir döneme denk geldi. Zengin (ve mümkünse Prens ünvanlı) adam + fakir ama gururlu genş kız klişesini bırakmamaya kararlıdır Wann, devamlı bu tarz hikayeler yazmaktan sıkılmaz. Brezilya dizilerinin Kore manhwası versiyonlarında başarılıdır, tam bir soap opera uzmanıdır. Ama hakkını verelim, yazdı mı en harbi dramatik ve trajik hikayeleri yazar. Öyle mükemmel bir kurgusu vardır ki "bu insanlar neden bu kadar acı çekiyorlar" diye sorgulatmayı her zaman başarır. O acıya bağımlı hale gelirsiniz, eğer 5. bölümde bırakmadıysanız sonuna kadar okursunuz. Garip bir şekilde çok sürükleyicidir. Mangaya elini verirsen kolunu kaptırırsın, debelendikçe batağa daha çok saplanırsın.
birinin doğru bir laf ettiğini görmek de nasip oldu
Devamlı erkekler tarafından beladan kurtarılan, yüzlerce kez onlar tarafından tecavüze uğrayan ama aynı zamanda erkek sineğin bile aşık olduğu bir esas kız var işte. Kurgularda "obsesif ve sakat sevgi" öğesini seven biri olarak bu mangada çelişkiler yaşadım. Sakat kısmının karşılıklı ya da karşısındakine değil de sadece kişinin kendisine zarar veren türde olanını kabul ediyorum da, kızı yürüyen vajina gibi gördükleri halde aşk adı altında yaptıkları sakatlıkları kabul edemiyorum. Tabii burada acı çeken kıza olduğu kadar, onun kullanıp bir kenara attığı hepsi çok yakışıklı ve yetenekli oğlanlara da acıdım. Hele gerçekçi olmayan kız güzeli mafya babasına kalbim sızladı hep. Esas kızdan nefret etmemek için kendimi zor tuttum ama bu adamlar ona aşık olup devamlı tecavüz etti işte?! Yok ya hepsinden nefret ediyorum.

Ne kadar çok "?!" kullanmamdan belli, her sayfada ayrı bir "wtf?!" sahnesi yaşıyoruz.



Perfect Couple
Kore'de devamlı kavga eden çiftler popüler, biliyorum. Bu çizimleri muhteşem olan manhwada yine Kore dizilerinden tanıdığımız manzaralar vardı. Ama beteri. Adam öyle bir piç ki kızın arkasından işler çeviriyor, dolandırıyor falan, ama en sonunda başka bir adamla birlikte görünce kıskanıyor :((((( YOK YA?
çok romantiiiiğk <3 <3 <3
Yazar Ho Kyoung Yeo'nun bir başka işi Cheonsaeng Yeonbun'u severek okuyorum halbuki. Bu güzel çizimlere böyle tam anlamıyla sevimsiz bir hikaye koymak zorunda mıydı? Hani manganın janrının "romantizm" olduğunu iddia etmeseler, bu iki tipin arasındaki şeye romantizm denileceğini bilemezdim. Benim romantizm anlayışım çok mu marjinal? Değil aslında ya, gayet normal romantizm seviyorum ben ve bu normalliği bulmak günümüz manga endüstrisinde imkansız kuzum. Hep bunları seven ve normalleştiren genç kızlar yüzünden. Canım, dolandırılmak, tecavüze uğramak ROMANTİK DEĞİLDİR. Yeter, azalarak bitin.

Yorumlar

  1. Bu tecavüz olaylarından bende nefret ediyorum ve inadına gidip koyuyorlar mangalara :( DON'T EVEN TOUCH ME WOMAN!! xD

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Of evet ya. Bir de tecavüze uğradıktan sonra adama aşık olan tipler var ki git kafanı duvarlara vur ooy oyy

      Sil
  2. Nedense aklıma Mars geldi,mangakayı hatırlamıyorum ama ben okuduğumda sevmiştim.Krize sokcak mangalardan değil en azından.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hmm Mars'ı mangalara başladığım ilk zamanlarda okumuştum, hatta çok uzun diye yarısında bırakmıştım eheh. Bir ara tekrar başlanabilir aslında.

      Sil

Yorum Gönder