Bir benim Shingeki No Kyojin yazim eksikti.

Bir kere de bir şeyi overhype yaparken bokunu çıkarmasa insanlar keşke.

Shingeki No Kyojin, geçen sezona -reklam ağzıyla- damgasını öyle bir vurdu ki benim gibi artık 40 yılda bir anime izleyen biri bile merak edip izledi. "Ya naptınız gülüm nasıl abartmak bu" diye yakanıza yapışan kimse olmayacağını düşünerek rahatça uykuya daldınız eminim. Ama devrim gibi bir şey bekleyen ben, animeyi izlerken oluşan hayal kırıklıklarımdan şiir bile yazabilirdim. Bu dediklerim hipsterlıktan değil bak, gerçekten -ki yapmadığım şey değildir bilirsin. Çok sevdim ben bu seriyi. Ama bu muydu şimdi herrrrkesin bilek kesecek kadar fanı olduğu, herrr saniye övmekten bıkmadığı anime ya ne biliyim. Beklenti kötü biri.

İlk bölümünü izlediğimde öeeeh çekip pek bir hayran kaldım. 7-8. bölüme geldiğimde hayal kırıklarını topluyordum yerden. Zaten buralarda çok yavaş ilerledim. Serinin 2. yarısında işler biraz daha karmaşıklaştı, insan yiyen devlerden bir adım öteye gitmeye başladı hikaye. İşte burada her ne kadar sevgili anime-sever kardeşlerime kızgınlığım tam anlamıyla geçmese de onları anlamaya başladım. Bitti, kaldığı yerden mangayı okudum. Çok başarılı, hem de çok etkileyici olduğu bir gerçek. Yine de sözümün arkasındayım: çok abartıldı bu seri.
Hikayeyi tanıtmaya falan girişmeyeceğim, en son izleyen benim ne de olsa. Açılışı karakterle yapayım.

Seriye aşırı bağlanamama nedenlerimden biri de ciddi anlamda sevdiğim bir karakter bulunmaması. Ana karakterimiz Eren, tam bir fail. Faillerin de ötesinde bir fail. Anti-kahraman kategorisine bile giremeden ne kadar fail olabiliyorsa o kadar fail. Kaşlarını çatıp, gözlerini belertip, dişlerini sıkarak attığı "bu devlerin hepsini teker teker doğrayacam" naraları ilk başlarda etkileyici görünse de serinin sonlarına doğru sadece "Eren zaten durum karışık bi sus allasen" dedirtiyor. Hatta her sinirden yangınlar çıkardığında gülüyorum artık ben arkadaşa, kusura bakmasın. Maalesef.

Masum yüzünün altından ne yalanlar söyleyen Armincik, bir başka fail. Bir işe yarasın diye çok akıllıymış gibi gösterilmesine rağmen sadece olayları erken çakan 'anlatıcı ve açıklayıcı' pozisyonundaki bir karakter. Eren ile aralarında ufak bir bromance sezmiyor değilim.

Mikasa deyip duralım. SnK'ye cinsiyetçi olmayan shounen manga gözüyle bakılmasının nedenlerinden biri sanıyorum bu kadın. Serinin en güçlü karakterlerinden olduğu gibi ana karakterimizin kıçını sayısız beladan kurtarıyor. Fakat güçlü kadınların etrafta gezinmesi manganın dilinin yine de eril olduğu gerçeğini değiştirmiyor bence. Bir kere Mikasa erkeksi bir karakter. İfadesiz/duygusuz karakterlerin hoşuma gitmesinden doğan bir sempatiyle yaklaşmıyor değilim kendisine ama övülen tüm özellikleri erkeksi olanlar zaten. Eren'e olan takıntısı hariç tabii. O emredince saçını hemen kesivermesinden anlıyoruz ki hayatını Eren (yani bir erkek) odaklı yaşıyor. Alemin en güçlüsü bile olsa kendi iradesi değil erkeğin iradesine göre hareket ediyor. Güçlü kadının erkeği için kendini alçaltması romantize ediliyor -yine. Burada bütün güya cinsiyetçi olmayan dil bitiyor işte. Ayrıca erkeği kurtarsa bile yine de erkeklere yaranamıyor ve sadece ana-karakterle-yatmak-isteyen-azgın-kız yüzeyselliğine sokuluyor (evet, epey yorum gördüm böyle, kafadan atmıyorum). Üstelik Eren, Mikasa'nın devamlı kendisini kurtarmasından çok bariz utanıyor. Tabii shounen animede kadın unsurunu erkeğin başına bela açan hoplayan meme dışına çıkarması da büyük bir gelişme, kabul ediyorum.

Yaoici kızların Eren ile eşleştirerek homoerotik fanartlar yaptığı Rivaille içinse ne desem bilemiyorum. Karizmatik bir karakter olduğu bir gerçek ama Eren'i disiplin için dövmesinin amacını mantıkla açıklayamadığım gibi, bana çok çekici ve saygıdeğer gelemedi açıkçası. Karizmasını otoriterliğinden alan tiplerden NEFRET ediyorum, büyük harflerle yazayım ki duygularımın yoğunluğu belli olsun. Böyle karizmanın içine tüküreyim.
Peki bu seriyi 'iyi' yapan şeyler neler? Animasyon kalitesi hiç şüphesiz, etkileyiciliğine çok büyük katkıda bulunuyor. Kimin kim olduğunu seçebildiğimiz, müthiş açıların kullanıldığı aksiyon sahneleri var. Çizimlerde kalın konturların yeri ve zamanlaması çok başarılı, duyguları daha iyi betimliyor. Manga çizimlerinin genel havası korunmuş olsa da çok daha profesyonel hale getirilmiş. Mangaka Hajime Iseyama'nın yeteneğini pek övemeyeceğim çünkü. Fakat Iseyama'nın duyguları anlatması garip bir şekilde animeden daha başarılı. Yanlış anlaşılmasın, animede duygular fazla yoğun bir şekilde anlatılıyor. Öyle ki çoğu sahnenin aşırı dramatize edilmesi olayın halihazırdaki tüm dramasını alıp görütüyor. Manga ise mimik ve yüz ifadeleri ile duyguları bize aktarmada daha başarılı; duygular ve tepkiler daha az yapay, daha az dramatik ama daha etkileyici.

Bir de hikayenin geçtiği dönem biraz sorunlu sanıyorum. 800'lü yıllara ortaçağ havası verilirken barok kabarık etekler falan görüyoruz. Ateşli silahlar, steampunk falan derken her çağdan bir motifle çorba yapılmış sanki. Kendi kendime bunun farklı bir boyut olduğunu telkin ederek mantıksal bütünlüğe çok takılmayı bıraktım.
Şimdi uzun uzun hikayeyi ve felsefeyi eleştireceğim çünkü burası benim blogum ve canım her şeyi eleştirmek istiyor. BURADAN SONRA ÇOK FENA SPOILER VAR, MANGAYI OKUMAYANLAR DA BAKMASIN! "World is a cruel place" diyerek her zor durumdan sıyrılmayı kabul edemiyorum ben. Güçlü olanın hayatta kalması gibi bir Ateist söylem domine ediyor bu serinin felsefesini. Neden zayıfların ölmesini, telef edilmesini normalleştiriyoruz? He hayat çok zalim ama insanlık ileride biraz daha trajediler yaşasın diye başka trajediler yaşatalım he. Zayıfların fedakarlığı üzerine kurulu bir düzen bu ve sen bağzı şeyler için bir sürü başka zayıf insanı gözden çıkarıyorsun. Bir zafer (?) için yüzlerce insan acılar çekerek ölüyor. Bunların hepsinin anası babası sevdikleri vs var. Benim ailemden biri insanlığın iyiliği için feda edilse, zayıf olduğu için bir piyon olarak kullanılsa, BAŞLARIM ÖYLE DÜZENE! Neden başlarındaki çok idealist ve rütbeli askerler tarafından pek değersiz bulunarak öldüler? Başka yol bulunamaz mıydı? Gerekli miydi gerçekten? En basitinden ilk bölümde Eren'in annesi çocukları için öldü. Tamam, dünya düzeni, çok zalim falan ama ben olsam dev beni yiyene kadar ailemi oradan çıkarmaya çabalamayı tercih ederdim. Daha fazla yaşamak için sevdiğin birini ölüme terketmek kadar ağır bir şey yok. Ya da bir yandan sevdiğin birinin ölmeyeceğine sevinirken seni son anlarında öylece bırakmasının burukluğu.

Hikayenin epey militarist oluşu beni rahatsız ettiği için (evet, bence devlere karşı onurlu bir direniş olarak açıklanamaz) başkaldıran asilerin, insan-devlerin motivesini çözmeye çalıştım. Daha ayrıntılı anlatılacağını düşündüğümden okudum mangayı hatta. Annie'nin küçük bir sahnede yaptığı sistem eleştirisi benim için umut vaadetse de 50. bölüm itibariyle Reiner ve Bertholdt'un amaçları hakkında pek bir şey öğrenemedik. Daha doğrusu bir şeyler açıklandı ama öyle yüzeysel ki, "biz bir zamanlar katildik işte ama insanız da sizlere bağlandık" açıklamasından öteye gitmiyor. Evet, insanın içindeki o iyilikle kötülük dengesi çok iyi anlatılmış bu bölümlerde, hiçbirimizin tam anlamıyla katıksız kötü ya da kusursuz iyi olamayacağımız. Ama bu binlerce insanın çiğnenerek ölmesine sebep veren kişilerin amacı nedir mantıklı bir açıklama koparamadık ki destekleyelim, yöntemlerini tartışalım. Duvarların içinde yaşamak güvenli olmadığı için mi duvarları yıktılar? E güveni bozan sizsiniz? İnsanları gözünü kırpmadan harcayan militarist sisteme karşı oldukları için mi duvarları yıktılar? E kendin de devleri salarak masum insanları yedirdin (aka. öldürdün)? İleride içinde bizim Eren'in babasının da bulunduğunu tahmin ettiğim şu 'grubun' felsefesi de bir doğru düzgün açıklanmalı yoksa her şey çok havada halacak, klasik villain mantığı kırılmak istenirken tam tersine gidilmiş olacak.

Bu arada bir annoying vegan olarak bizim hayvanlara yaptığımızın bu devlerin insanlara yaptığından pek farkı olmadığını belirtmesem olmazdı. Bazılarınız "titans, get a steak!" demeden önce tekrar düşünür belki ne bileyim.
Tamamen tesadüf olarak bulduğum pek güzel cosplayi de paylaşarak kapanışı yapayım (eminim daha güzelleri dolaşıyordur internetlerde). Yalvarıyorum artık şu seriyi abartmayı bırakın. Çok güzel, beğendik, sevdik tamam ama bir sakin olalım arkadaşlar. Şimdi yavaşça ellerini o klavyeden çek ve SnK'nin dünyanın en güzel animesi olduğu hakkındaki yorumunu bir daha düşün.

Puanlamadan olmaz!

Konsept: 8
Hikaye: 7
Anlatım: 7
Karakterler: 6
Çizim/Animasyon: 8

Genel: 8.25

Yorumlar

  1. güzel bir yazı olmuş. bende hemen hemen aynı düşünüyorum. shingeki no kyojin kesinlikle iyi bir anime ama aynı zamanda da son derece abartılmış, overrated bir seri. bu denli abartılmasının nedenlerinden biri, yayınlanmaya başladığı sezonda ve sonrasında kendisine alternatif oluşturacak aynı kulvardan bir seri olmaması olabilir. Veya (birçok popüler anime hakkında da düşündüğüm gibi), sözde otaku olan ama doğru düzgün anime kültürü dahi olmayan ergen tiplerin büyütmesi nedeniyle bu kadar çok abartılmış da olabilir.
    Serinin en kötü yanı, diğer shounenlerden alışık olduğumuz "bağıra çağıra konuşup hemen gaza gelen atarlı başkarakter" gibi klişeleri sanki pek muhteşemmiş gibi önümüze sunması ki sen de yazında biraz bahsetmişsin zaten. Ayrıca tamamen kişisel birşey ama ben bu Armin karakterine ifrit oluyorum :D Bana son derece gereksiz ve itici geliyor. Serinin en iyi yanıysa kesinlikle merak uyandıran hikayesi.
    Mangayı henüz okumadım (animenin seyir zevki açısından da okumayacağım sanırım) ama internette hangi yazıya baksam manga ve mangakanın çok övüldüğünü gördüm. Bu yüzden animenin diğer sezonlarından beklentim bir hayli yüksek. Umarım hayal kırıklığına uğramam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sezonun animelerini bilmiyorum, hatta büyük depremden sonra Japon anime-manga sektörü de kötü etkilendi diyorlar, iyi iş çıkmamasının nedenlerinden biri sanıyorum. Ama daha o bahsedilen daha kötü animeleri izlemediğimden karşılaşma yapamayacak olduğum için çok abartıldığını düşünmem normal bence. Çünkü gerçekten, nereyi açsam bu anime-manga ve övgüleri ile karşılaşıyorum. İnsan daha fazla beklenti içine giriyor tabii. Çok hipstersın demeyip bana katılan birini gördüğüme sevindim;D

      Eren konusunda katılıyorum ya, tam bir klişe shounen karakteri olması bütün o trajik havayı alıp götürüyor. Zaten olanların ne denli üzücü olduğunu abartılı tepkiler vs olmadan da farkedebiliyoruz. Ama manga bu bakımdan daha iyi. Karakterler daha yere basıyor (Eren hariç eheh), içinde bulunulan durumu ajitasyon olmadan çok güzel anlatıyor, haliyle daha etkili oluyor böyle. Ama mangakanın çizim tarzı herkese göre olmayabilir, o konuda övülecek bir şey olduğunu düşünmüyorum (manga yine biraz abartılıyor sanki). Animede nefis bir sanat var. Şimdilik hikaye güzel gitse de sonrasında sıçıp batırmayacağını, aklımızdaki soruları 'mantık düzleminde' cevaplandıracağını umalım artık^^

      Sil

Yorum Gönder