Vakit Hırsızı Filmler

Eğer uzun başlıklar biraz sorunlu olmasa "izleyip bitirince 2 saatimi geri istediğim filmler", ""izlemenin hiçbir anlamı olmadığı filmler", "kıymetli vaktimi boşa harcayan filmler" gibi başlıklar atardım. Hani bazı filmler vardır, çok kötüdür, beğenmediğin bir yönü vardır, nefret edersin. Ama bir de bitince kendini boş hissettiğin, hiçbir şey anlatmayan filmler vardır. Yerine X filmini izleseydin çok daha mantıklı olacağını düşündüğün. OLMASAYDI DA OLURDU dediğin. İzlemeseydim de olurdu. İzlemeseydim daha iyi olurdu.

Ejderha Dövmeli Kız'dan sonra biraz daha Rooney Mara'ya hayır demedim. Sonuç olarak bu filmde de oyunculuğuyla dövmüştü. Aksanlı Jude Law'dan, her yerinden testosteron akan ızbandut boyunsuz Channing Tatum'dan, hatta yılların Zeta Jones'undan daha iyi oynamış valla. Otur oyunculuğunu seyret. Ama onun oyunculuğu bu filmi izlenmeye değer kılmaya yetmiyor. Halbuki ne güzel başlamıştı. Psikolojik sorunlar yaşayan bir kadının anti-depresanlarla daha beter oluşu ve psikiyatristlerin nasıl da hastalarını umursamadıklarını anlatacak gibi gözükmüştü ama... Bak büyük spoiler vermeden anlatamayacağım, uyarmadı deme. SPOILER/// Yine masum erkeği öldüren entrikacı, oyuncu kadınlar ve bunların oynadığı tiyatro yüzünden kariyeri mahvolmaktan paçayı zor kurtaran mağdur erkek doktorumuz oldu nur topu gibi. Ha bir de şeytan kadınlar. Lezbo şeyto. ///SPOILER. İlla ki mesaj kaygısı güdmeli, çok anlamlı filmler yapılmalı demiyorum ama anti-depresanların hayatımızın içine etmesi & hatalı doktorlar konusu klişe bile olsa pek güzel anlattığı için böyle devam etse zaten güzel bir film olacaktı. Orjinal olmayacaktı belki ama kime ne? Hollywood 332946 kez anlatılmış hikayelerle dolu ve farklı anlatımlarla gayet izlenebilir de olabiliyorlar. Üstelik filmin karamsar ve psychological (Türkçesi ne bunun?) atmosferi de bunu destekliyordu. Ama hayır, izleyiciyi salak yerine koyup sonunda filmin geneliyle ÇOK ALAKASIZ bir twist yapalım. Niye başka bir film izlemedim serzenişleriyle kendimi jiletlediğimi hatırlıyorum. Gözyaşlarım kanlarıma karışıp binada rutubet yaptı. Komşular şikayete gelince toparladım kendimi mecbur.

Yalnız post başlığı çok manidar oldu. İzleyen ne demek istediğimi anlayacaktır, senaryoyu uzun uzun anlatamayacağım. Aslında eleştirmeyi pek istemediğim bir film bu. Gayet orjinal bir konusu vardı. Ama bu kadar tantana kopartan bir filme merakla başlatıp "başka bir şey izlesem de olurmuş" dedirtiyorsa konunun orjinalliğini iyi kullanamamışlar demektir. Hatta bırak iyi kullanamamayı, resmen harcamışlar. Umarım 2032'de remake'ini yaparlar. Bu sefer Justin Timberlake olmayacağı için zaten 1-0 önde başlayacak. Hayır Justin'in ana karakteri oynamasından değil bu eleştirilerim. Ha Nsync neslinden olduğum için adama az çok bir gıcıklığım var orası ayrı, Britney Spears'la olanlar falan. Ama Justin Timberlake'in oyunculuğu -o kadar da- kötü sayılmaz. Ama ciddiye almamı zorlaştırıyor. İçinde Justin olduğu için yapımcılar ticari film kategorisine koyup kendileri de ciddiye almıyorlar zaten. Halbuki ne malzemeler vardı, neler çıkardı bu filmden. Ama şanslarını çok zorlamamayı seçmişler. Annesiyle olan malum sahnede içim acıdı bak, hakkını vereyim. Bu arada Justin'in Olivia Wilde ile, yani anasıyla, aralarında daha çok mu çekim vardı yoksa benim şeyim mi? Amanda Seyfried'e yakışmayacak tek saç modelini seçmişler, topuklu ayakkabılarla koşamıyor (koşmak zorunda da değil, iyi ki salak filmin teki yüzünden bir yerini kırmamış). Belki Cillian Murhpy'nin soğuk bakışları boşa gitmemiş olabilir, her zamanki gibi villain rolüne cuk oturmuş. Filme kötü demiyorum bak. Keyifli miydi? Keyifliydi. Ama OLMASA DA OLURDU.

Böyle filmler ara sıra çıkıyor karşıma ama hepsini aklımda tutamayacağım. Yakın zamanda izlediğim için bittiğinde yaşadığım "niye böyle bir film yapma gereği duyulmuş" duygusunu henüz unutmadım. Üstteki film gibi Cillian Murphy var yine halbuki; soğuk gözlerini pek severim ve projelerini genelde beğenirim. Ama yanında Sigourney Weaver ve Robert De Niro gibi efsaneler de filmi kurtarmaya yetmiyor. Paranormal bir film gibi başlıyor ama değil. Tamam, devamını da getirirken de saçmalamamışlar, hayhay. Ama sonundaki o tatminsizlik hissi muazzam. Kayda değer bir aksiyon yok, e zaten aksiyon dışında göstereceği pek bir şey de yok. Kötü desem değil, iyi desem hiç değil. Vasatlık kritelerine bile uymuyor. Sanki bu film hiç olmamış gibi, sahi nolmuştu filmde ya? Bu arada Olsen ikizlerinden biri oynuyor. Artık botoks ya da estetik her ne yaptırdıysa tanıyamadım birden. Defilelerde çekilmiş fotoğraflarında ne kadar farklı gözüküyorlardı halbuki. Acaba onlarla özdeşleşmiş koyu smokey göz makyajının eksikliğini mi hissettim? Evet sanırım filmden daha çok kafa yorduğum konu bu. Güncelleme: Olsen ikizlerinin kardeşiymiş bu kızımız. İsim karmaşası yaşamışım piiii rezillik.


Hayır ben de istemem böyle sevimsiz sevimsiz ukalaca eleştirmeyi, ama bu filmleri izledim artık kaçış yok. İçimi dökmeliyim. Bir sen varsın blog, bir sen...

Yorumlar

  1. Elizabeth Olsen, Olsen ikizlerinden değil, onların küçük ve yetenekli kardeşi :D İkizlerden bir halt olmamış ama kardeşleri hem yetenekli, hem güzel. :3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hmm şimdi düşündüm de ikizlerin adı Mary Kate - Ashley Olsen miydi öyle birşeydi galiba (bu sefer google'dan double check yaptım tabii ehe). Elizabeth yetenekli bir hanımkızımıza benziyor diğer projelerini de inceleyeyim^^ Oldboy'un remake'inde de oynuyor galiba, hadi bakalım.

      Sil
  2. İlk filmi izlemedim, in time ve red lights'i izledim. Yorumlarina tamamen katiliyorum. In time'da filmi kurtaran murphy'di benim icin. Red lights i izlerken sevicem gibi hissettim sonra anlamsiz bir sonla bitirdiler. Ne oldu bitti anlamadim su an iyi -kötü yorum da yapamam yani. Ama yine murphy ve robert de niro icin izledigim bir filmdi. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet işte o yüzden diyorum vakit kaybı diye. Ne iyi ne kötü yorum yapabiliyorsun, özellikle Red Lights. Böyle bir film olması çok anlamsız değil mi ya! Neyse en azından Cillian Murphy izledik azcık:p

      Sil

Yorum Gönder