The Purge (2013)

Ne zamandır izlemeyi düşündüğüm The Purge'ü Berkin Elvan'ın öldüğü gün ya da onu takip eden günlerden birinde izlemiştim. Şimdi de 10 yaşında bir çocuğun kafasına atılan gaz kapsülü yüzünden can çekişmesi haberleri gelirken yazıyorum bu yazıyı. Hele önümüzdeki seçimleri ve en apolitik, kendini gündemden soyutlamış insanın bile illa ki farkedeceği gerilim ortamını da kat içine. İçinde bulunduğumuz bu nefret ortamına çok da uyan bir konsept aslında The Purge. Ha bu kaostan biraz kaçmak için romantik komedi falan izlesem daha mantıklı olur tabii, orası ayrı, yangına körükle gitmek yerine.

Böyle politik bir başlangıç yapmamın nedeni The Purge'ün aslında ucundan kıyısından politik bir film oluşu. Zaten asıl sorun burada. Derdimi daha iyi anlatmak için konudan bahsedeyim biraz. Geleceğin Amerika'sında yılda 1 kez 12 saatliğine bütün suçlar yasal kabul edilmiş ve suç oranlarını bu sayede düşürerek halkın huzuru sağlanmış. Güvenlik sistemleri satan varlıklı bir aile arınma gecesinde yaralı bir yabancıyı evine alınca başlıyor her şey. Gerisi spoiler olur. Ha ben sonunu söyleyecek kadar vicdansız değilsem de birazcık spoiler verebilirim el mahkum.

Imdb'de 5.5 puan almış ve yorumlar nedense bu filmin çok kötü falan filan olduğu yönünde. Konseptin boşa gittiği kısmına bir nebze katılsam da yorumcularla aynı nedenlerden dolayı değil. Bu filmin bir hatası olmuşsa o da Hollywood seyircisine korku-gerilim olarak pazarlanması. Korkutmak için kıçlarını yırtmaktan konsepti güme getirdiler sanmıştım ilk önce ama aslında tam tersiymiş. Korku denemezse de gerilim öğeleri var, evet, ama filmin anlatmaya çalıştığı şey farklı. Maalesef herkes bu filmin gerilim klişeleriyle dolu olmasını bekliyormuş meğer. Kullanıldığında bin beddua ettiren ucuz jump scareler bekleniyormuş. Çünkü filmin beğenilmemesinin nedenleri: yeterince germemesi, mesaj vermek çabasından gerim gerim germeyi başaramaması falan filan. Ortalama imdb kullanıcısının seviyesinin bu olduğunu unutup her seferinde onları ciddiye almak gibi hatalara düşüyorum. Ben süper kaliteli bir sinema izleyicisi miyim? Yoo. Ama hem klişeye ağırlık vermeyen gerilim filmi görünce "korkutmuyor:((" diye sızlanan hem de klişe filme "ıyyy yeter aynı klişelerden bıktık" diyen dengesizlik abidesi bir kitleden bahsediyoruz. Tecavüze uğrayan bir kadının intikam almasını abartılı bularak cinsiyetçiliğin dibine vurmuş bir kitle (bkz. The Girl with the Dragon Tattoo boardları). Doğru düzgün yorum beklemek benim hatam tabii.
Filmde güvenlik sistemi alamayacak, arınma gecesi sokakta olacak ya da evini koruyamayacak insanlar öldürülüyor, işkence ediliyor, tecavüze uğruyor. Bu "arınma" olarak dile getiriliyor. İnsanlığın şiddet dürtüsünün zapt edilemezliğini açıkça ortaya koyuyor film. Sistemin bir kenara attığı güçsüzlerin, gücü elinde tutanlar tarafından -sistemli- öldürülmesini eleştiriyor. Tüm insanlık olarak yaşadıklarımızın sert bir eleştirisini yapsa da tam anlamıyla distopya olarak etiketlenebilir mi bilemiyorum. Yani ben de pek kategori uzmanı sayılmam. Filmde yaşananlar o kadar gerçekçi ki, aman bu da olur muymuş diyemiyoruz. Gerçekçiden kastım filmin anlatımı, oyunculuk falan değil.

Hepimizin yaratılıştan gelen zaafları var; her ne kadar insanoğlunun hayvanlar arasında en akıllısı olduğunu iddia ederek kendimizle övünsek de şiddete, kötülüğe, öfkeye, önyargıya da aynı derecede kafamızın çalıştığı kesin. İşte son yıllarda insan hakları diye bir şey yaptık, yasalar, demokrasi derken güçsüzün de diğeriyle eşit hakları var prensipte. Pratikte ne yazık ki öyle değil ama hukuk-adalet, şiddet içgüdüsünü bileme aracıyken ezilenlerin, güçsüzlerin tutunacağı tek dal. Bunlar olmazsa ne hale geleceğimizi, maalesef şu anda bunların olmadığı yerde de ne halde olduğumuzu gösteren bir film bu bakımdan. Evdeki çocuğun vicdanı sızlayarak içeri aldığı yaralı adamın siyah olması bence iyi bir seçim, iyi bir sembol. Onu öldürerek 'arınmaya' çalışan insanların ise beyaz ve eğitimli, orta sınıfın üst tabakasından insanlar olmaları da aynı derecede sembolik anlam taşıyor. Ülkemizde orta sınıf, muhafazakar olmayan bir aileden geliyorsanız genel düşünceyi az çok bilirsiniz, hatta belki böyle düşünüyor bile olabilirsiniz. İyi eğitimli insanlardan zarar gelmez, ancak cahiller şiddete eğilimlidir. Eğitim seviyesiyle refah düzeyi artar, suç oranı da azalır. Son cümlenin doğru yanları vardır, artık orasını da sosyologlar açıklasın. Ama filmde de anlatıldığı gibi, insan yaratılışında zaten bir zaaf var. Sadece toplumun bir kenara ittiği fakir, eğitimsiz ve ezilen kitleyi huzursuzluk kaynağı olarak etiketlemek kolaya kaçmaktır. İyi bir semtte, her türlü imkanların sağlanabildiği 'temiz çocuklar' olarak doğmadıkları için onları suçluyoruz. Halbuki 'temiz' olma kısmında kendimiz niye bu kadar iddialıyız acaba? Daha şanslı doğduğumuz için mi?
Film bu kadar politik değil tabii. Hatta onun bu arada kalmışlığı biraz da bu yüzden galiba. Ticari kafayla çekilen  Hollywood filmi özelliğinden de asla taviz vermek istemiyor.

Oyunculuklar bir kere kötü, üzgünüm Ethan Hawke ve Lena Headey ama. Rhys Wakefield arkadaşımız hariç. Yani tamam, oyunculuğu da iyidir ama bir insanın tipi bu kadar mı psikopat olur yani, seçen kişilerin önünde eğilmek istiyorum. Kendisi normalde sempatik ve yakışıklı bir kardeşimiz olsa da gözlerinde hep bir soğukluk, "az sonra seni öldürmeye geliyorum cnm hazırlan;)" ifadesi var. Belki aziz gibi bir insandır, bilemeyeceğim ama tipi böyle işte. Onun dışında evin genç kızını canlandıran Adelaide Kane'in oraya sırf liselim fetişizmi yüzünden konulduğu belli. Bacak, meme, seksi bakan gözler olarak harcanması sırf yönetmenin ya da prodüktörün pezevenkliği. Yoksa izin verseler yeteneğini de ortaya çıkaracak gibi.

"Gerizekalı mı bunlar niye yabancıyı eve almışlar", "ne salakça bir film", "hikayede boşluklar var", "niye yurtdışına kaçmıyorlar yae" diyen imdb board dallamalarıyla sadece bir konuda hemfikirim: böyle bir konsept daha iyi kullanılabilirdi.

Puanlamadan olmaz!
Konsept: 9
Hikaye: 7
Anlatım: 5
Karakterler: 5
Görsellik: 5

Genel: 7

Yorumlar

  1. pfff az once uzun bi yorum yazdim fakat sanirsam gitmedi:( diyordum ki bu filmin ikincisi cikti baaağzı seyler aciklik kazaniyor ve fakirler purgede napiyo'ya odaklandiklari icin daha aktif bi film olmus sikmiyor yani VEEE bazi yerlerde eöhhhh be krdşm diyosun yine amerikan izleyicisini doyurmak icün bişeyler yapmak zorundalar nihayetinde ama onu da izle bos oldugun bi vakit. kesssin izle demiyorum pek gerekli bi filim diyemem ama konsepti begendiysen bence 8-9luk hikayesi var

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben sıkıcılığından şikayetçi değildim aslında. Gerilim diye pazarlanmasını saçma bulmuştum çünkü bunun yerine eleştirel bir film çıkabilirmiş, keşke felsefesine daha çok odaklanılsaymış. Fragmanından çıkardığım kadarıyla 2. filmde seyirciyi memnun etmek, senin tabirinle Amerikan izleyicisini doyurmak için vurdu kırdı koymuşlar gibi geldi. Fakirlerin birbirini dövmesi de bana sıkıcı geliyor. Hazır böyle bir senaryo varken günümüz toplumuna gönderme yapmasını izlemek istiyorum, sınıf eleştirisi görmek istiyorum ne bileyim.
      Neyse sen böyle deyince merak ettim, izleyeyim madem:)

      Sil
  2. Dbshkslg ay onaylayip yayinliyomussun saf gibi iki kez yaptim birini siliverirsin şş aramizda :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah sdshgfj ama sadece biri geldi zaten:/

      Sil

Yorum Gönder