Skip Beat Bölüm 223

Ne zamandır Skip Beat bölüm postu yazmıyordum. Bunun nedeni basit. Artık Skip Beat'i sevmediğim ya da takip etmediğim için DEĞİL, sadece kafamda bloga yazacak kadar yorum birikmediği için. Analizler yapıp kehanetlerde bulunmaktansa RAWlarına ve çevirilerine bakıp sessizce yeni bölümü bekleyesim geldi. Birkaç arkadaş aylık çeviri yapmamı istiyordu ama her ay kelimesi kelimesine ayrıntılı çeviri postuna zaman ve emek verecek kadar sorumluluk sahibi biri değilim maalesef, bir de burası SB fan blogu da değil. Tabii bu SB konuşmak istemediğim anlamına gelmez.

Bu sefer yeni bölüm Japonya'da çıkıp Çince çevirileri nete düşünce geldim bloga. Kat'in bölüm özetleri dışında henüz İngilizce çevirisi yok zaten, yani her zamanki gibi o resimlere bakıp birşeyler anlamaca olayını yapıyorum. Ama bu bölümde ciddi anlamda konuşma yok, olanlar da çok rahat tahmin edilebilir şeyler.

Her zamanki gibi bol spoilerdan kaçınmadım.
Kyouko yine içimizi parçalarken ;_;
Evet Kyoukocuk yine çok kötü bir durumda, annesi resmen televizyonda bunu reddetmiş, yok saymış. Kolay şey değil, hele tüm çocukluğunu onun gözüne girmek için geçirip travmalardan travmalara koşmuş iken. Vallahi çok üzülüyorum son zamanlarda gün yüzü göremedi. Geçen seferki arc'ta cıvıl cıvıl Tropikal fonla beraber Kuon'la yaptıkları sevimli nostalji iyi ki olmuş diyorum yoksa serinin gidişatı romantik komediden dramaya sert bir dönüş yapacaktı. Aslında o arc'ta çok da gelişme yaşandığını düşünmüyorum, halbuki Kuon'la karşılama yani, çok büyük bir olay ama elbet bir şeylere katkısı olur, ileride görürüz. Böyle üzülmeli bölümlerde karakter gelişimleri daha çok oluyor maalesef, birazcık dişimizi sıkmamız lazım. Mesela Ren'in Cain rolündeyken yaşadığı zorluklar, KARANLIK geçmişiyle hesaplaşmaları falan... Onu daha yeni hallettik, Kuon x Kyouko bölümlerinin en önemli gelişmesi aslında buydu sanırım. Evet, Ren'in psikolojik sorunlarına yaralar sardık diyebiliriz galiba, olay resmi olarak bitti bence. Arada tabii ki de Kyouko'yu da es geçmedi Nakamura-sensei, geçişi pürüzsüz oldu. Kyouko bu süreçte kendine daha dürüst davranmaya başlasa da hala sevilmeye hazır değil, bunu Lory Başkan söyledi zaten. Çok mantıklı tabii, anne gibi önemli bir figür onu sevmeyi reddetmiş. Bu sadece Ren'le ilişkisine değil kariyerine de yansıyacaktır mutlaka -ki zaten Love Me bölümüne koyulmasının sebebi bu. İşte bu arc ile şu anne problemine bir giriş yaptık bakalım. Bence daha girişteyiz bu arada. Ren'e çözüm bulunması rahat 3-4 arc aldı ki ana karakterimiz Kyouko'nun en baştan beri değinilen problemlerinin üstesinden gelmek kim bilir ne kadar sürecek.
Taşlı botlarına tüküreyim Shou
Geçen bölümde Kyouko'ya üzülürken sonunda Shou ile karşılaşmak tepemin tasını attırmıştı. Eh bu bölümde daha da ileri giderek sinirden tepindirdi beni. Önce şunu söyleyeyim, herkes Shou gibi bir pisliğe bahane bulup yumuşamaya çok meyilli. Yaptıklarından SÖZDE pişman olması onun affedilebilir olduğu anlamına gelmiyor, büyük düşünür Kyouko'nun zamanında dediği gibi "eğer bir 'üzgünüm' her şeyi çözseydi cehennem diye bir yere gerek kalmazdı". Bu dediklerine can-ı gönülden katıldığım gibi bir de şu faktör var: Shou üzgün müzgün değil. Zamanında kapı paspası olarak gördüğü eski arkadaşı birden güzelleştiği için bakış açısı birdenbire değişen iğrenç karaktersiz bir denyo bile değil o. Sadece dev bir bencil. Kyouko'nun hayatına bütün müdahaleleri elinden oyuncağı alınan bir çocuk misali. Ki bu oyuncağın değeri ancak rakibi olarak gördüğü insanlar oyuncağa ilgi gösterince anlaşıldı. Shou sadece Ren'i alt etmek istiyor. Kyouko'nun üzüntüsüyle zerre ilgilendiğini sanmıyorum. Yoksa en yabani insan bile ağlayan birini sarılarak ya da pozitif şeyler söylerek teselli eder. Ben mesela, teselli etme yeteneğim olmadığını bildiğim için her şeyi daha beter hale getirmemek adına bu işlere hiç kalkışmam, ya kendi haline bırakırım ya da konuyu değiştirip karşımdakinin kafasını dağıtmaya çalışırım. Ama sırf sinirlendirmek için öpmek? HAHAHA. Müthiş teselli gerçekten, Kyouko sinirini Shou'ya yönlendirsin de biraz ona odaklansın, her şey kızın iyiliği için yani.

Çok şükür işe yaramadı. Romantik, hatta komik bir sahne bile değildi, soğuktu. Gerçi yazarın niyetini henüz çözmüş değiliz. "Kyouko Shou'yu artık sallamıyor, onun hayatına etki edemiyor" ise güzel. Ama "kız çok kötü durumda olduğu için sinirlenemiyor bile" de demek olabilir. Bence ikisi de yanlış tespitler değil.

Kesin birşey var, o da Shou bu teselli işini hiç beceremedi. Kyouko'nun, yanında Shou varken tüm duygularını kapatması, Ren'i gördüğü anda ağlamaklı olması herşeyi açıklıyor sanırım. Bir de Shou ne zaman en olmadık yerde gözüküp işleri karıştıracak gibi göründüyse sonunda hep Ren x Kyouko ilişkisinin ilerlemesine katkıda bulunmuş oluyor bir şekilde. Burada yine gelişim adına büyük bir adım bekliyoruz ama önce 1 adım gerilemesi lazım çünkü Skip Beat işte (-_-")
Kyouko Kuon taşı ile teselli bulmaya çabalarken...
Ren'in bir yerlerden dahil olacağı belliydi. Bakalım Shou'dan daha başarılı olacak mı? Olacağına şüphe yok da nasıl yapacağını merak ediyorum. Sonuçta Ren'in Kyouko'nun annesini sözde tanımıyor olması gerek. O saatte (muhtemelen sabah 01.30-02.00 civarı) tesadüfe bak ki Kyouko'nun mahallesindeki parkta bahçede ne aradığına güzel bir kılıf bulması lazım. Tabii burada Ren'den bahsediyoruz, yalan konusunda pek başarılı. Geçen sefer ne palavralar atarak kendisinin perili merili Kuon olduğuna ikna etmişti, şimdiki işi buna kıyasla çok daha kolay. Bir de Shou ile olan vukuatı gördü mü görmedi mi soruları var. Bence görmüş olması çok muhtemel ama bilmiyor ayağına yatacağını sanıyorum -en azından Kyouko bu haldeyken. Yine de artık kaçıncı bölümde olur bilemem ama gördüğünü biz okuyucular ve Kyouko'nun öğrenmesine izin verecektir, mutlaka bunun konusu açılır gibi geliyor. O sırada sinirliyse bile belli etmemesi gerekiyor, ki zaten bölüm sonunda yüzü çok nötr. Ayrıca Shou'nun gidip gitmediğini bilemiyoruz. Sağduyulu birinin uzaktan izlemesini beklersin, ne de olsa ruhsal çöküntü yaşamakta olan bir adet Kyouko'nun gece gece parkta dolaşması birazcık endişe verici birşey. Ama umarım her zamanki bencilliği ve odunluğuyla tıpış tıpış evine dönmüştür. En çok korktuğum şey de ya hikaye kaldığı yerden, yani Ren ve Kyouko karşılaşmasından devam etmez de bu pisliğin bakış açısını anlattığı o sevimsiz sahnelerle başlayıp bütün bölümü harcarsa? 1 ayımızı da boşa geçirmiş olmayız umarım hay ağzımı hayıra açayım. Yani Nakamura-sensei'nin yapmadığı şey değil.

Nisan'ın 20'si yine cliffhanger ile bitti. Mayısta, muhtemelen haziranda da bu tarz bizi öldüren sonlar olacağı kesin ama en azından sadece sonların değil bölümlerin de heyecanlı geçmesi için, tatmin edici bir takım gelişmeler yaşanması için dua edelim.


Yorumlar

  1. Daha 200. bölümdeyim ama dayanamayıp okudum :D

    Shou hakkındaki görüşlerine benden KOCA bir +1 gelsin. O kadar tiksiniyorum ki şu karakterden Kyoko'ya deli gibi aşık olsa ama hiç karşılık alamasa diye dua ediyorum. Gerçi Shou gibi egoizmin doruklarında bir karakter herhangi birine aşık olabilir mi emin değilim.

    Seride Ren ve Kyoko'nun mutluluğa ermesinden çok Shou'nun köpekler gibi acı çekmesini istemem Kyoko'nun intikamcı modunu bayağı benimsememe delalet herhalde. :D

    Shoujo mangalarda nadir olan bu muhteşem kötü karaktere rağmen hala Shou fanı olanlara sadece şaşırıyorum he illa badass takıntınız varsa Kuon neyinize yetmiyor arkadaş ki Shou'nun badass'likle alakası bile yok. Karaktersiz, egoist pisliğin teki gözümde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben o kadar intikamcı değilim, daha çok bizimkileri rahat bıraksın, o meymenetsiz suratını görmeyelim derdindeyim. Onun herhangi birine aşık olabileceğini sanmıyorum, herkesi oyuncağı olarak görüyor, en çok ilgiyi ve övgüyü o çeksin istiyor. O yüzden kimsenin Shou'yu umursamaması, popüler olmaması, gözden düşmesi falan en çok süründüreceği ceza olurdu hahahfdsgf. Kyouko da o raddeye gelir umarım, hadi bu bölümde kriz halindeydi, tepki vermemesi ondan biraz da. Ama bunu görünce ne sinirleneceği, ne sevineceği, tamamen unutacağı o noktaya gelmesini çok isterim. Sanki Nakamura-sensei de bunu yapacak hadi hayırlısı:)

      Ben badassleri de sevmiyorum ya, Kuon öyle biri değil bence. Hepimizin olduğu gibi onun da geçmişten gelen travmaları, sorunları var sadece. Karanlık geçmişli shoujo manga oğlanı pek yeni birşey değil ama sırf sorunları var diye herkese aşağılık muamesi yapmaları mazur görülemez. Kuon o denyolardan değil, 200. bölüme geldiysen 3-5 bölüm sonra göreceksin, çok tatlı yanları da var^.^

      Sil

Yorum Gönder